| aşırı derecede psikotik olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | أنا لا اعتقد ان عنده مرض نفسي بشكل مبالغ فيه |
| Leo, aşırı tepki diye bir şey yoktur bizim çocuğun geleceği için gelince. | Open Subtitles | ليو ، لا يوجد شيء مبالغ فيه عندما يأتي الأمر لمستقبل طفلنا |
| Bu konuda aşırı ısrarcı ve itici mi davrandım? | Open Subtitles | هل كنت أضغط عليك بشكل مبالغ فيه بهذا الموضوع؟ |
| Bu biraz abartılı, ben daha çok sokak insanı gibi bir şeyim | TED | إنه شيء مبالغ فيه نوعاً ما، أنا أشبه بمتجول في الشارع |
| HKM sayıların abartılı olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | مركز السيطرة على الأرض يقول أن هذا التعداد مبالغ فيه |
| Takım çalışmasının, her zaman abartılmış olduğunu düşünürüm. | Open Subtitles | لقد شعرت دائماً بأن العمل الجماعي مبالغ فيه. |
| Yazdığınız her şeyi okudum. Hayır, bu kadarı fazla! | Open Subtitles | لقد قرأت كل شئ كتبته هذا مبالغ فيه |
| Ama, bilirsin, telefonunu kapatmak ve taşınmak senin için bile aşırı. | Open Subtitles | لكن غلق هاتفك الخليوي و الانتقال من المنزل هذا مبالغ فيه , حتى بالنسبة لك |
| Bunu daha önce dediğimi sanmıyorum ama bu aşırı pahalı görünüyor. | Open Subtitles | لم يسبق لي أن قلت هذه العبارة و لكنها سعرها يبدو مبالغ فيه |
| Makinelerle konuşmak, aşırı yüklenme olacak gibi düşündüm. | Open Subtitles | و ظننت أن التحدث إلى الآلات شئ مبالغ فيه |
| Bilemiyorum, sanırım aşırı stres beni bunu tekrarlamaya zorladı. | Open Subtitles | لا أعرف، تعرفين الإجهاد بكل شيء مبالغ فيه |
| Bu aşırı duygusal oldu, öyle değil mi? | Open Subtitles | هذا أمر مبالغ فيه قليلاً , ألا تعتقدين هذا ؟ |
| Sanırım rahatlıkla aşırı şiddet kullanarak öldürme diyebiliriz. | Open Subtitles | أعتقد يمكننا القول بأمانه إنه قتل مبالغ فيه. |
| Pazar sabahı için biraz abartılı giymişim herhalde. | Open Subtitles | أعتقد أن لباسي مبالغ فيه بالنسبة لصباح الأحد. |
| Duyguların abartılı olduğunu düşünüyorsun ama bu saçmalığın daniskası. | Open Subtitles | تقول بأن المشاعر شئ مبالغ فيه ولكن هذا هراء |
| Kusuruma bakmayın ama şerif seçimleri için kampanya danışmanı tutmak bana abartılı geliyor. | Open Subtitles | سامحني على ما سأقول لكن مدير حملة انتخابية أمر مبالغ فيه عند الترشح لمنصب المأمور |
| Şimdi biraz abartılı, itiraf ediyorum. | TED | اعترف ان هذا مبالغ فيه و متطرف |
| Üzerime bir şeyler mi alsam? Zeka, abartılmış bir sanat. | Open Subtitles | يفترض أن ألبس شيئا لأتغطى. الضيافة فن مبالغ فيه. |
| Bu kadarı fazla oldu bence. | Open Subtitles | مرحباً هذا مبالغ فيه على ما أظن |
| Pekala. Belki biraz abartmış olabilir. Ama, ne yapmasını bekliyordunuz, dürüst olun. | Open Subtitles | حسناً,ربّما هذا مبالغ فيه ولكن ماذا تريدين منها أن تفعل؟ |
| çok fazla çalıştım. Bütün gün uyumalıyım. | Open Subtitles | أوه،أنا أعمل بجد بشكل مبالغ فيه سوف أنام فى السرير اليوم |
| Benim için bile biraz abartı gibi. Hiç kanıtınız var mı? | Open Subtitles | يبدو لي أن ذلك مبالغ فيه قليلاً بالنسبة لي، هل لديك إثبات ؟ |