Benim için sessizliğin şu anki tanımı bu: oldukça belirsiz bir ses. | TED | هذا هو تعريفي الحالي للصمت: صوت مبهم وغامض للغاية. |
Cidden adamım! Bu kadınla ilgili belli belirsiz bir aşinalık olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | الآن الا تظن بأن هناك شيئاً مألوفاً بشكل مبهم حول تلك المرأة؟ |
Gördüğün gibi belirsiz ve kesinlikle tedavi edilemez türden. | Open Subtitles | هل ترى ذلك . . إنه ألم مبهم بما فيه الكفايه |
Soğuk bir teşkilatçı: gizemli, heyecansız ve güvensiz. | Open Subtitles | منظم بارد الحس، مبهم غير قادر على الشّك والإرتياب |
Hayal meyal, o gece o kadar çok güzel kızla konuştum ki. | Open Subtitles | بشكل مبهم, أعني حدثت في تلك الليلة العديد من الفتيات الجميلات |
İtiraz ediyorum Sayın Yargıç, muğlak. | Open Subtitles | إعتراض يا سيادة القاضي.. هذا مبهم ماهو المبهم؟ |
Adamın müphem bir tarifi ve iki gece kulübünün ismi elimizde. | Open Subtitles | لدينا وصف مبهم للرجل, واسماء مكانين كان فيهما ليلة امس. |
Oldukça Şifreli ama ilginç. | Open Subtitles | هذا مبهم... لكن مثير للإهتمام... |
Bazısı belirsiz, bazısı teori, bazısı ise kesin şeyler. | Open Subtitles | بعضه مبهم وبعضه تخمين وبعضه الآخر حقيقيّ |
Hala içinde, köpeği ile ilgilendiğin kadar, bir gün onunla ilgileneceğine dair, belirsiz bir umutla yaşıyor. | Open Subtitles | إنه مايزال متعلق بأمل مبهم بأنك ستهتم به يوما ما كما تهمتم بكلبنا |
Gerçeği söylemek gerekirse, kanıtımız biraz belirsiz. | Open Subtitles | حسنـًا، لكي أكون صادقة معك دليلنا مبهم بعض الشيء |
Şimdi, Profesör Frink, atom altı fiziğinin belli belirsiz sorularına cevap bulacak. | Open Subtitles | الدكتور فرينك الآن سيضغط على القابس, الذي إما سيجيبنا عن سؤال مبهم متعلق بالفيزياء دون الذرية |
Anlaşmamıza göre onu bulmama yardım edecektin belirsiz yön tarifinin anlamı yok. | Open Subtitles | الصفقة كانت تقتضي بأن تساعديني بالعثور عليه لا أنْ تشيري إلى إتجاهٍ مبهم |
Böylece soru sormazlar ve belirsiz olmalı. | Open Subtitles | حتى لا يسألوا أسئلة , ويكون مبهم بما فيه الكفاية |
Şey, aslında belirsiz bir durum... Demek istediğim, aslında olanlara Maria'nın bakış açısından bakmak gerek. | Open Subtitles | بصراحه فهو أمرٌ مبهم فكل شيء يجب أن يوضع تحت "مصفي ماريا" |
Tropik bitkileri ihtiva eden bataklıklardaki böcek istilasının içinde gizemli antik çağlara giriş kapısı saklı. | Open Subtitles | ثمة مدخل مخفيّ في مستنقع باعوض بين الأشجار الاستوائيّة لعالَم قديم مبهم. |
Zevkli ve gizemli bir retti, gördün mü? | Open Subtitles | لقد كان ذلك جزء ممتع و مبهم من الرفض هنا. هل رأيتِ ذلك؟ |
O kadar gizemli ki kendinin bile anlamadığı bir tehditte bulundun mu hiç? | Open Subtitles | هل سبق لكِ أن هددتِ بوعيد مبهم جداً أنتِ نفسك لا تفهميه؟ |
Bilmiyorum. Hayal meyal hatırlayabiliyorum. | Open Subtitles | انا لا اعرف لكن اتذكر ذلك بشكل مبهم |
Sonuçta zamanını hayal meyal bir pişmanlık ya da gerçekleşmesi imkânsız bir umut ile geçiriyorsun. | Open Subtitles | لذا تقضي وقتك في أسف مبهم... أو أمل أكثر إبهاما.. على أمل أن يأتي الشيء الحسن. |
Fallon, mükemmel. Geçmişi sizinki kadar muğlak biri. | Open Subtitles | رائع ، فالون رجل ذو ماض مبهم مثلك تماما |
Sizi temin ederim ki hiç müphem bir yanım yok. | Open Subtitles | أُأكد لك لا يوجد شيء مبهم بشأني |
Şifreli bir soru ve suçlayıcı bir ses tonu. | Open Subtitles | -سؤال مبهم ونبرة اتّهاميّة . |