Parçaları çok iyi birleştirmişsin, ancak sen ve ötekiler icin artık çok geç. | Open Subtitles | لقد وضعتي القطع ,معاً بطريقة جيدة لكن للأسف هذا كان متأخراً لكِ وللآخرين |
Çok geçti ve çok yorgundum. | Open Subtitles | بالله عليك , لقد كان الوقت متأخراً , و كنت متعبة |
- Onun adı Ariel. - Ve sadece 15 dakika geciktim. | Open Subtitles | اسمه أريل، وأنا كُنْتُ 15 دقيقةَ متأخراً. |
Her gece yaptığı o işten zevk alıyormuş, geç saatlere kadar çalışıp, bu PowerPoint sunumunu mükemmel hale getirmiş. | TED | كان يستمتع في عمله كل ليلة ، كان يبقى متأخراً ، ; كان يحسّن العرض ويتمّمه |
Belki de çok geç saatte olduysa bugünün gazetesinde yazmaz. | Open Subtitles | ربما كان الوقت متأخراً ولن نجد شيئاً في صحف اليوم |
Bunların farkına varmakta biraz geç kaldım. | Open Subtitles | عجباً كل هذا جاء متأخراً قليلا بالنسبة لي، ذلك الادراك |
- Yapabileceğimi sanmıyorum. - Barry, henüz çok geç değil. | Open Subtitles | ـ لا أعتقد أننيّ أستطيع ـ باري، هو ليس متأخراً |
Artık çok geç olana kadar kimse farketmedi, öyle mi? | Open Subtitles | و لم يلحظ احد الامر حتى اصبح الوقت متأخراً ؟ |
Cezam dolduğunda 26 yaşındaydım ve artık çok geçti. | Open Subtitles | و في الوقت الذي فكروا فيه في إرجاعي، كنت في السادسة و العشرين. لقد كان الوقت متأخراً. |
Soyunma odasının önünden geçiyordum. Saat geçti. O saatte orada kimse olmamalıydı. | Open Subtitles | كنت أمر بالقرب من غرفة الخزائن كان الوقت متأخراً و لا يفترض بأن يكون أحد هناك |
Üzgünüm geciktim. Yanlış alarm yüzünden hastaneye gitmem gerekti. | Open Subtitles | اسف لكوني متأخراً اضطررت ان اذهب الى المستشفى |
O geç saatlere kadar çalıştığınızı biliyordu, borsa simsarıyla kasabada akşam yemeği yiyeceğini... size söylemişti. | Open Subtitles | عرف بإنك تعمل في أغلب الأحيان متأخراً وهو كان يتعشى في البلدة مع سمسارِ بورصته كما أخبرني |
Yiğit Banquo geç saatte yürüyüşe çıktı. | Open Subtitles | قسماً بمريم كان ميتاً بانكو الشجاع خرج متأخراً فى الليل |
İşe geç kaldım. İşe geç kalmaktan nefret ederim. | Open Subtitles | لقد تأخرت عن العمل وأكره أن أكون متأخراً عن العمل |
Arkadaşlarımla çıktığım bir gece eve geç gelirsem üstüme atlardı, onu iterdim. | Open Subtitles | عندما أعود للمنزل متأخراً بسبب أصدقائي أضطر لمصارعتها لإبعادها عني أقر بذلك |
Bu gece de geç saate kadar kalmasını istiyor, olabilir mi? | Open Subtitles | اسمعي، هل تعتقدين أنه سيجعله يأتي متأخراً مجدداً الليلة أم ماذا؟ |
Seni uzun süre bekledi. Ama sen çok geç kaldın. | Open Subtitles | لقد إنتظرتك لوقت طويل ولكنك وصلت متأخراً جداً |
Bugün geç saatlerde, küçük bir sıkıntı sonucu, tünellerden birinde basınç kaybı oldu - parktaki ana problem. | Open Subtitles | متأخراً اليوم بسبب إضطراب بسيط كان هناك فشل بالضغطِ في أحد الأنفاق الجاذبية الرئيسية في المتنزه |
Tanker gecikti. İki saat önce gelmiş olmalıydı. | Open Subtitles | ناقله البترول ستأتي متأخراً يجب ان تبقوا هنا لمده ساعتين |
Sadece okula git. Yalnızca dört saat geç kalmış olacaksın. | Open Subtitles | لا أحد، ما عليك إلا أن تذهب إلى المدرسة إذا أسرعت فلن تكون متأخراً إلا أربع ساعات |
Korkarım, hayatımdaki bazı şeyleri çok geç bazılarını da çok erken yaptım. | Open Subtitles | أخشى أني فعلتُ أشياءً في حياتي متأخراً للغاية و أخرى مبكراً للغاية |
İşte neden endişelenmediğimi gördün mü, diş perisinin mesai saatlerinin bitmesine birkaç saat var. | Open Subtitles | لذلك لا أود أن تقلق إن أتـى شبـح الأسنان متأخراً بضعة ساعات |
Bunun için biraz geç olabilir ama olanlar için özür dilerim. | Open Subtitles | . ربما يكون هذا متأخراً ولكن أنا آسفٌ لما حدث حينها |