"متاجر" - ترجمة من عربي إلى تركي

• dükkan
• dükkanı
• mağazaları
• mağaza
• market
• dükkanlarında
• dükkanları
• mağazalar
• mağazaya
• dükkanlar
• dükkanlarına
• dükkanlarını
• dükkânı
• mağazadan
• mağazalarında

Bir lagunun üzerine kurulu ve burada üzerinde alışveriş yapılan dükkanlar olan caddeler yok, çünkü dükkan size geliyor.
إنها مبنية على البحيرة، وليس هناك أية شوارع حيث يمكن أن يكون هناك متاجر للتسوق وبالتالي فإن المتجر يأتي إليك

Konsinye dükkanı daha büyük alan için daha az ödesin ben de en azından kirayı yükselteyim diye konuşup duruyor.
ما زال يُواصل الحديث عن كيف متاجر الشَحن يدفعون أقل لمسَاحة أكبَر. لذا هو على الأقَل سيقوم برفع الإيجَار عليّ.

Müzik mağazaları bana hep çılgınca gelmişti, ama hiç üzülmemiştim daha önce.
متاجر الأغاني تبدو لي دوماً مجنونة ، لكن لا استاء منها

Çok yoksullar için plastik atık kullanarak her şeyin satın alınabileceği dünyanın en büyük mağaza zinciriyiz.
نحن أكبر سلسلة متاجر في العالم تخدم الفقراء للغاية، حيث يمكن شراء أي شيء في المتجر مقابل المخلفات البلاستيكية.

Sonunda buldum ama kopuk bir herifle market soygunu falan yapıyor.
وجدتها أخيراً، و إذ بها تسرق متاجر صغيرة بديونٍ لا تدفعها

Nihayetinde, Hindistan sığırlarından gelen deri dünyanın çeşitli yerlerindeki giysi dükkanlarında yerini alıyor.
في نهاية المطاف، الجلود من الماشية الهندية تشق طريقها إلى متاجر الملابس في جميع أنحاء العالم.

Karaborsa dükkanları işlettim, çok yüksek faiz oranlarında borç para verdim ve hapishaneye kaçak getirilen uyuşturucuları sattım.
أدرت متاجر للسوق السوداء، كُنت أتعامل بالربا، وأبيع المخدرات التي أُهربها بطريقة غير شرعية إلى داخل السجن.

Pek çok dükkan kapısını açmamıştı. Satacak yiyecekleri yoktu.
العديد من متاجر الطعام مغلقة لايوجد لديها شيء لبيعه

Bu böyle birdir-bir gibi devam edecek ve kendi kişisel dükkan zincirimi kuracağım.
ثم تحدث القفزة ويصبح لديّ سلسلة متاجر كاملة.

Eğer rahatlık bölgesinde avlanıyorsa en çok ziyaret ettiği dükkan yaşadığı yere en yakın olandır.
ان كان يصطاد داخل منطقة راحته عندها اي من متاجر الكاميرات الذي يزوره كثيرا سيكون يعيش بالقرب منه

Toplumdaki kimse marketlerden daha fazla içki dükkanı koymayı seçmedi.
لا أحد يختار أن تكون متاجر الكحول أكثر من محلات البقالة في المجتمع.

Hiçbir içki dükkanı açık olmaz, ve saat bire kadar tek bir barı bile açmazsınız.
لا متاجر خمور مطلقا و انتم لا تفتحون حتى الساعة الواحدة..

Burası orman. Saree mağazaları yok burada.
نحن في الأدغال ، لا يوجد متاجر لبيع الساري

Londra'da lüks perakende mağazaları almak için milyarlarca dolar borç aldı.
لقد أقترض البلايين من البنوك من أجل تأسيس مجموعة من متاجر التجزئة الراقية فى لندن

Yarısı peşin yarısı da mağaza kuponu olarak.
،نصفه نقداً الشطر الآخر قسيمات شراء في متاجر الناحية

Dur- dur biraz! Bunlar market ismi değil. - Kulağa daha çok bir Hollywood yıldızının özgeçmişi gibi geliyor.
لحظة ، هذه ليست أسماء متاجر إنها أسماء لأفلام هولوود

Sağlık gıda malzemesi dükkanlarında, eczanelerde hap olarak satılıyor.
يبيعونه كحبوب في متاجر الطعام، الصيدليات

Ayrılıp içki dükkanları, gece kulüpleri koruma, duvar örme işine girsinler.
سيحرسون متاجر الخمر والنوادي الليلية وما شابه

Genelde ucuz ve konsinye mağazalar değil mi?
هذه بالغالب متاجر تبيع الملابس الرخيصة والمستعملة

Bu sabah derginizi aldım ve üç mağazaya kredi kartlarını uygun bir yerlerine sokmalarını söyledim.
قمتُ بشراء مجلتكِ هذا الصباح وقمت باكتشاف ثلاثة متاجر لأنفق فيها من بطاقتي الائتمانية

- Tamam, onu gören olmuş mu diye likör dükkanlarına bakın. – Bakarım.
،نعم، تحقق من متاجر الكحول وابحث ما إذا كان قد رآه أحد

Bizi kandırmaya mı geldin yine yoksa artık kardeşinle kahve dükkanlarını mı soyuyorsunuz?
أنتِ هنا للاحتيال علينا مجددًا أم أنكِ وشقيقكِ الأكبر تسرقان متاجر القهوة الآن؟

Noel'de içki dükkânı mı soyuyormuş?
تسرق متاجر للمشروبات الروحيّة يوم عيد الميلاد

Lisedeki kız arkadaşı Nikki Wald'la mağazadan bir şeyler çalmışlar.
سرقة متاجر مع خليلته في الثانويّة (نيكي والد)

Seks mağazalarında tahrik edici şeyler var ya,..
مثل تلك الموجودة في متاجر الأدوات الجنسية