- Bela çıkacağını biliyorsun. - Çıkacaksa burada olması daha iyi. | Open Subtitles | أنت تعلم بوجود متاعب إذن , من الأفضل أن نواجهها هنا |
Hepsi senin hiç birşey istemiyorum Bela istemiyorum. | Open Subtitles | خذه كلّه؛ لا أريد شيئاً لا أريد أيّ متاعب |
Eminim, Senato İdare Kurulu seninle cinayet arasında ilişki kurarken bir Sorun yaşamayacaktır. | Open Subtitles | انا واثق ان لجنة مراقبة مجلس الشيوخ لا تريد اي متاعب تربطك بالاجرام |
Size geri dönüşü olabilecek hukuki bir belaya bulaşmış olabilir mi? | Open Subtitles | ولكن.. أمن الجائز أنه وقع في متاعب قانونية ربما تقودهم إليك؟ |
Başı dertte mi bilmeliyim. Onda hakkım var. - Ne hakkı? | Open Subtitles | اخبرنى ان كان الرجل يواجه متاعب فلدى مزاعم فى هذا الرجل |
"Çarşamba günü yapmadığım bir resim yüzünden başım derde girdi. | Open Subtitles | يوم الأربعاء حدثت لي متاعب بسبب رسم لم اقم به |
Evet. Şey, Kocası sıkıntı çekmeden devam etti. | Open Subtitles | أجل، لم يتلقى زوجها أية متاعب في المضي قدماً |
İnsanoğluna akıldan daha fazla Bela açan birşey olmamıştır. | Open Subtitles | لا يوجد شىء سبب متاعب للبشر أكثر من الذكاء |
İnsanoğluna akıldan daha fazla Bela açan birşey olmamıştır. | Open Subtitles | لا يوجد شىء سبب متاعب للبشر أكثر من الذكاء |
Kimlik yok. Buradayız çünkü Bela istemiyoruz. | Open Subtitles | لا شارات, اننا هنا لاننا لا نريد حصول أي متاعب |
- Ne? Bir Sorun olmadan tamir edebileceğini, garajda çalıştığını söylemiştin. | Open Subtitles | لقد قلت أن بإمكانه اصلاحه بلا متاعب وأنه يعمل في الورشة0 |
De ki, kızın herhangi bir Sorun yaratmayacağından emin olacağım. | Open Subtitles | أخبره، أني سأعمل على التأكيد أنها لن تسبب أية متاعب |
Kimsenin başına Sorun açmak istemem ama sanırım birileri içeceğe bir şey katmış. | Open Subtitles | لا أريد أن ادخل في أي متاعب لكني قلقة أن أحدهم أفسد المشروب |
Başka belaya bulaşma yoksa kendini tekrar kutunun içinde bulursun. | Open Subtitles | تجنّب إحداث أيّ متاعب أخرى وإلّا ستجد نفسكَ في تابوت |
FAA'nın basın ile başı dertte, ayrıca sigorta şirketleri, akrabalar... | Open Subtitles | هيئة الطيران وشركات الطيران تواجه متاعب مع وسائل الإعلام وشركات التأمين وأقارب الركاب الموتى |
Başım derde girerse, tavşanlara bakamayacağım. | Open Subtitles | إن تورطت في متاعب .. لن تدعني أقوم بالعنايه بالأرانب |
Gün ortasında gezinerek ne yapmaya çalıştığını bilmiyorum ama burada sıkıntı istemiyorum. | Open Subtitles | أسمع، أعرف أنّك تقوم بالتسلل أثناء ساعات النهار، لكني لا أريد أيّ متاعب هنا. |
Geçen yıl böbreküstü bezleri sorunu yaşamış. | Open Subtitles | لقد عانى متاعب في الكُليَة العام المنصرم. |
Yeterince soruna neden olmadın mı? Silahı bana ver! | Open Subtitles | ألم تسببى متاعب بما فيه الكفايه القى بالمسدس |
Burada dostlarım var. Mecliste yemin edeceğim, ve arkamda müfreze olacak, belki de bir problem çıkmaz. | Open Subtitles | سأجمع النواب وأقنعهم برأيى عندها ربما لن تواجهنا متاعب |
Disiplin sorunları, okulda sorunlar, madde bağımlılığı. | Open Subtitles | قضايا تأديبية ، متاعب مدرسية ، تعاطي للمخدرات |
Ancak prostat sorunları ve sosyal uyumsuzluk nedeniyle cephe gerisinde. | Open Subtitles | لقد اتى الينا بسبب متاعب صحية ونوع من انواع العدوى الاجتماعية التى لم تنزاح عنه |
Corbett burada başına belâ almaz. Ne diyorsun? | Open Subtitles | لا يستطيع كوبريت أن يسبب متاعب هنا ما قولك؟ |
Belki kendisi iyi olacak ama oda arkadaşının başı belada. | Open Subtitles | ،ربما قد يكونُ هو بخير .لكن رفيقهُ بالغرفة أمامهُ متاعب |
Başına dert açmam. | Open Subtitles | لن أجلب لك أي متاعب لقد كان مجرد قتال سخيف |
Bilmiyorum Kumandan. Bu enkaz alanında takip etmekte zorluk çekiyorum. | Open Subtitles | لا اعلم سيدي أعاني من متاعب في تعقبه بهذا المسار |