Çantanın içinde bir takip cihazı var. Onu kaybetmeyiz. | Open Subtitles | هناك متتبع فى الحقيبة لذلك لن نفقده |
Bu da demektir ki bir takip cihazı vardı ve sonradan yerinin değişmesi gerekti. | Open Subtitles | مما قد يعني أن هناك متتبع وكان يجب نقله |
Sonra Kitap, içinde Tracer iblis bulunca emin ben de değildi. | Open Subtitles | و بعدها عندما وجدت متتبع المشعوذين في الكتاب تأكدت من أنني لم أكن أحلم أيضاً |
Evet, ama bu konuda endişelenmenize gerek birden fazla Tracer olduğunu. | Open Subtitles | أجل ، و لكن هناك أكثر من متتبع يجب أن تقلقي بشأنه |
Sahte anahtarı oluşturduk. Amita kızı kaçıranların bilgisayarına sessizce ping atan, transparan bir iz sürücü kodu yazıyor. | Open Subtitles | تقوم أميتا ببناء متتبع شفاف من شأنه أن يتتبع كمبيوتر الخاطفين بخفاء |
Gerçek bir iz sürücü, birinin adımlarını şehrin üstünde gezen bir helikopterdeyken bile sürebilir. | Open Subtitles | متتبع الأثر الحقيقي يمكنه تتبع خُطا إنسان عبر المدينة من طائرة هيليكوبتر |
- Son model bir takip cihazı. | Open Subtitles | متتبع حكومي عالي التقنية |
- Son model bir takip cihazı. | Open Subtitles | متتبع حكومي عالي التقنية |
takip cihazı olabilirdi, yeri de değişmiş olabilirdi. | Open Subtitles | قد يكون متتبع وقد يكن أنتقل |
Hangi geri dönecek Tracer İblisin anlamına gelir. | Open Subtitles | هذا يعني أن متتبع المشعوذين سيعود |
Senin çok iyi bir iz sürücü olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | وأنا كنت أظنك متتبع خبير |
O iyi bir iz sürücü. | Open Subtitles | انه متتبع جيد |