Çok düşük bir yenilik standardı var, herkes her şeyi tescilletebiliyor. | TED | مواصفات حداثة متدنية جدا، أي شخص يمكن أن يسجل أية شيء. |
düşük test sonuçları, her sınıfta bir ton çirkin öğrenci. | Open Subtitles | درجات متدنية في الإختبارات صف بعد صف من الأطفال القبيحون |
Hizmet sektöründe yüksek maaşlı maharet gerektiren işlerin yerine düşük maaşlı işler geldi, ve yaşam standartları düşmeye başladı. | Open Subtitles | حلت الوظائف متدنية الأجور محل الوظائف المهارية مرتفعة الأجور في مجال تقديم الخدمات وترتب على ذلك انخفاض مستوى المعيشة |
düşük sosyoekonomik seviyedeki insanlar | TED | الاشخاص ذو حالة اجتماعية واقتصادية متدنية تواصلوا داخلياً |
Bir sene içerisinde trahom, burada radikal bir düşüş yaşadı ve düşük kaldı. | TED | بشكل جذري في هذا المكان, و بقيت متدنية. لقد غيرنا البيئة, لم نعالج العيون فحسب. |
En iyi çiftler, ya da en başarılı çiftler, olumsuzluk çıtası çok düşük olanlar. | TED | أفضل الأزواج، أو أكثرهم نجاحا، هم أولئك الذين يتوفرون على عتبة سلبية متدنية. |
Tabi ki, sadece olumsuzluk çıtasını düşük tutup başarılı bir ilişki için uzlaşmamakla olmuyor. | TED | بالطبع، هذا يتطلب ما هو أكثر من مجرد عتبة سلبية متدنية وعدم المساومة، للوصول إلى علاقة ناجحة. |
Ama çoğu devlet memuru oldukça düşük ücret alıyor ve çaresiz hayatları var. | TED | ولكن غالبية الموظفين يتقاضون أجورًا متدنية جدًا ويعيشون حياةً بائسة. |
Sonuçta yeni standartların düşük olması yüzünden. | TED | إنها ظهرت لأن مواصفات الحداثة متدنية جدا. |
Kesinlikle. Fiyatlarım çok düşük. Duyunca kafamdan zorum olduğunu düşüneceksiniz. | Open Subtitles | بالتأكيد ، أجرتي متدنية جداً لدرجة تعتقد أنني أعاني من خلل بالدماغ |
Sanırım düşük sınav sonuçlarına sebep oluyor. | Open Subtitles | أعتقد أنه يسبب حصول الطلاب على علامات متدنية |
Lenfosit sayısı tehlikeli derecede düşük. | Open Subtitles | الخلايا الليمفاوية له هي متدنية الى حد مقلق. |
Biliyorum, NCIS'te düşük seviyeli bir istihbarat analizcisiyim. | Open Subtitles | أعلم أنّني مجرد محللة معلومات متدنية المستوى في شعبة البحرية. |
Ama başkaları, ben çok düşük, kendileri ise çok yüksek sınıftan doğduğu için sürekli kuyumu kazaralar. | Open Subtitles | لكن الأخرين يسعون الى إضعاف مكانتي بحكم ولادتي من طبقة متدنية جدا بينما هم من طبقة عالية جدل |
Bay Cromwell'in, Majesteleri tarafından sefil ve düşük bir sınıftan yükseltilen ve birçok hediyeyle zenginleştirilen bu adamın şimdiye kadarki en iki yüzlü ve kokuşmuş hain ve düzenbaz olduğu ispatlandı. | Open Subtitles | اللورد كرومويل الذي قام جلالته بترقيته من طبقة متدنية ودرجة منخفضة وأغدق عليه بالمنح المتنوعة |
Sonuçta bu insanların... anlattıklarına göre... çoğu düşük gelirli sınıftan geliyor düşük gelirli ailelerden... hepsininde başına talihsizlikler gelmiş... ve soluğu bu çöplüğün içinde almışlar. | Open Subtitles | من القصص قصص أولئك الناس الكثير منهم كانوا من طبقات إجتماعية متدنية |
Evet, başlık yüzünden düşük not aldım. | Open Subtitles | حسن, لقد حصلت على علامات متدنية بسبب هذا العنوان |
Yalnız yaşıyor, düşük bütçeli bir işi var. Ürkütücü polisiye kitaplarına takıntılı ve etrafı da ergen kızlarla çevrili. | Open Subtitles | يعيش وحيداً، ويعمل بوظيفة متدنية مهووس بقصص الجرائم الشنيعة |
Beş yıl önce daha düşük güvenlik yetkisi olan masa başı işine geçiş yapmış. | Open Subtitles | يبدوا أنه ينتقل إلى مهمة تخليص حسابات متدنية السرية للولاية قبل خمس سنوات |
Peki sen niye içeride düşük özgüvenli başıboş ikinci sınıf öğrencilerine yanaşmıyorsun? | Open Subtitles | إذن لماذا أنت لست في الداخل الآن تحاول التقرب من فتاة متدنية الاحترام لنفسها |