Tünel herhangi bir kanıt toplayamayacak kadar dengesiz. | Open Subtitles | الأنفاق متزعزعة جداً لأسترداد أي من الأدلة |
Evet ama diğeri hala dengesiz. | Open Subtitles | نعم ، لكن الأخرى لا تزال متزعزعة |
En iyi ihtimalle dengesiz. | Open Subtitles | إنَّها متفجراتٌ متزعزعة |
Bakın, "Yarının Kıyısında" filmi iptal edildiğinden beri kendimi çok güvensiz hissediyorum. | Open Subtitles | حسناً, ما أزال أشعر بأني متزعزعة منذ إلغاء مسلسلي. |
Bu ameliyatın yeteneğine faydası olacağını söylemesi görünüşü konusunda güvensiz olduğunu saklamak için bir bahane | Open Subtitles | قولها أنها تقوم بذلك لتزيد من مهوبتها هو فقط عذر ملائم لكي تتعامل مع حقيقة أنها متزعزعة حول شكلها |
Biraz güvensiz. Onunla konuşurum. | Open Subtitles | ثقته متزعزعة بعض الشيء سأتحدث إليه |
Hastings onunla ilgili dengesiz filan gibi bir şeyler söyledi. | Open Subtitles | قال (هيستينجز) شيئاً حول كونها متزعزعة |
Sen güvensiz, üzgün bir kadınsın. | Open Subtitles | بأنَك إمرأة حزينة متزعزعة |