Diğer tarafta, tayfın sonunda, Dionysos perspektifi var, tutkuya ve sezgilere daha çok yer veren, organik yapıya ve insan hareketlerine hoşgörülü. | TED | وعلى الطرف المقابل من السلسله، لدينا وجهة النظر الديونيسيانيه، التى هى اكثر نظرا إلى المشاعر والنوايا، متسامحة مع النسيج العضوى والإيماءات الإنسانية. |
Besin bol olduğu sürece, otoburlar birbirlerine oldukça hoşgörülü olabilirler. | Open Subtitles | عندما يكون الغذاء متوفرا يمكن لآكلات النباتات أن تكون متسامحة مع بعضها البعض |
Yani, istersen sen ona kızgın kalabilirsin ama ben affedici olmalıyım. | Open Subtitles | أقصد، يمكنك أن تضل غاضباً منه إذا أردت، لكن يجب عليّ أن أكون متسامحة أكثر. |
Çok affedici bir kadın değilimdir ve aptal yerine koyulmayı takdir etmem. | Open Subtitles | أنا لست إمرأة متسامحة جدّا ولا أحب أن يستغفلني الغير |
Alakası yok belki ama, Judson gibi harika biriyle birlikteyken bile bağışlayıcı olmalısın. | Open Subtitles | منذ أن اصبحت مع جادسون الذي هو مثالي لَكنَّك يجب ان تكوني متسامحة على الأقل |
Böyle bir şey yapamam. O kadar da bağışlayıcı değilim. | Open Subtitles | لا أستطيع فعل ذلك فأنا لست متسامحة لتلك الدرجة |
Kızgınlık ve sıkıntı hissediyorum, ama aynı zamanda toleranslı. | Open Subtitles | أشعر أنني مزعجة ومسببة للإحباط لكن أيضاً متسامحة |
Bu gezegenin barındırdığı en vahşi, en hoşgörüsüz, en bencil türle bir gelecek inşa etmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أسعى إلى هندسة مستقبل مع أنواع أكثر عنفاً، وغير متسامحة ومحبة للتملك أكثر من أي نوع من الأنواع في تاريخ هذا الكوكب. |
ben hoşgörülü bir bayanım ama hoşgörülü olamayacağım bir şey varsa... | Open Subtitles | انا امرأة متسامحة لكن الشئ الوحيد الذى لا اطيقه هو عدم الولاء |
hoşgörülü bir kadınım ancak tahammül etmeyeceğim bir şey varsa, o da sadakatsizliktir. | Open Subtitles | أنا امرأة متسامحة لكن الشيء الوحيد الذي أكرهه هو عدم الولاء |
Kraliçeye karşı duyduğun bu sevgi onun kaprisli tavırlarına daha hoşgörülü yaklaşmanı sağlıyor. | Open Subtitles | حبكِللملكة.. يجعلكِ متسامحة جدًا لـ نزواتها .. |
Dokuz yaşında, ama belki. hoşgörülü bir anneyimdir. | Open Subtitles | إنها في التاسعة من عمرها ولكن لعلها كانت تشرب لأنني أم متسامحة |
Bir daha beni çiğnersen, bu kadar affedici olmam. | Open Subtitles | في المره المقبلة لن أكون متسامحة |
Bunun farkındayım. Kocanızın ihanetine çok affedici olduğunuzdan beri... bundan neden ilk konuşmamızda bahsetmediniz? | Open Subtitles | منذ كنتِ متسامحة جداً لتصرّفات زوجكِ |
Rahim her zaman güvenli, affedici bir ortam olmuyor. | Open Subtitles | الرحم ليس دوماً بيئة آمنة متسامحة |
Görüyorsunuz, Cheryl bizden farklı olarak çok bağışlayıcı bir kişi. | Open Subtitles | كما ترون، "شيري" متسامحة للغاية بعكسنا نحن القاسون |
Çokta bağışlayıcı bir kadın olduğu söylenemez. | Open Subtitles | إنها ليست بالضبط امرأة متسامحة |
Ama korkarım bağışlayıcı değildir. | Open Subtitles | ولكنني أخشى أنها ليست متسامحة كثيراً. |
Ben zeki, hoş, toleranslı, eğlenceli, ama "alaycı olmayan", taşınmış olsalar bile hiçbir kimsenin doğumgününü unutmayan biriyim. | Open Subtitles | حسنا, انا دكية, جميلة, متسامحة و مضحكة لا أعني مضحكة, ولا أنسى عيد ميلاد حتى للأطفال الدين انتقلوا بعيدا |
Garip, hoşgörüsüz Çay Partililer. | Open Subtitles | حفلات شاي فظيعة وغير متسامحة |