Bir gecelik eğlence bütün bir alıştırma gününü kaybetmeye değmezdi. | Open Subtitles | لم يكن من الجيد إضاعة يوم تمرين مقابل ليلة متعة |
Güzellik, sanat ve eğlence eserlerinin yaratılması ve beğenilmesinde büyüttüğümüz ve yoğunlaştırdığımız adaptif bir etkidir. | TED | الجمال هو نتيجة التكيف، الذي ننشره، ونزيده قوة في صنع و متعة أعمال الفن و الترفيه. |
Issız bir yerde hayatta kalma eğitimi yaptık. Çok eğlenceliydi. Acayip eğlendim. | Open Subtitles | قمنا بتدريب النجاة في البرية طوال الليل متعة كبيرة، متعة كبيرة للغاية |
Akşam eğlencesi başlamak üzere yüreğinizde şarkı varsa, bir yere kaybolmayın. | Open Subtitles | متعة المساء على وشك البدء، و لا يمكنك أن تخطئ بأغنية من قلبك. |
Bir kitabın güzel yanının sonra olacakları bilmek olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أن متعة القراء هي الرغبة في معرف ما سيحدث |
Sadece kişiliğimden hoşlanıldığını bilmenin verdiği o zevki hiç yaşamadığım doğru mu? | Open Subtitles | هل هذا حقيقي أنني لم أعرف أبداً متعة أن تروقني ذاتي ؟ |
Arada bir burada erkek olması hoş. | Open Subtitles | انها متعة لان يكون عندنا هنا رجل لمرة واحدة |
Belki böyle daha komik olursun. | Open Subtitles | لكن ممكن يعنى سنقضى وقتا اكثر متعة من قبل |
Bu kasabada insanlar eşli eğlence için ne yapıyor? | Open Subtitles | ماذا يفعل الرجال للحصول على رفيقة متعة بهذه البلدة؟ |
Hepsi silahtı... gerçek bir eğlence! | Open Subtitles | لقد كانوا جميعا مدججين بالأسلحة انها متعة حقا |
Hepsi silahtı... gerçek bir eğlence! | Open Subtitles | لقد كانوا جميعا مدججين بالأسلحة انها متعة حقا |
Nygma-Tech üç boyutlu eğlence zevkini evlerinize getiriyor! | Open Subtitles | نيجما للألكترونيات تقدم لكم متعة العرض الثلاثي الأبعاد في منازلكم |
İçeri girseydik daha bile güzel olurdu ama yine de eğlenceliydi. | Open Subtitles | لظل كانت جيدة لو كان لدينا حصلت في، ولكن لا يزال متعة. |
Üzgünüm, ama bu gece tam olarak dünyanın en büyük eğlencesi olmadı. | Open Subtitles | أنا آسف لكن هذه الليلة لم تكن الأكثر متعة |
Kendi servisimizi yapmak daha güzel. " | Open Subtitles | أنها أكثر متعة خدمة أنفسنا ألا تعتقدى هذا؟ |
Sosyalizm insani zevki programından çıkarmamalıdır. | Open Subtitles | يجب على الاشتراكية ان لا تستبعد متعة الإنسان من برنامجها. |
Evet, prensip aynı deneyimi daha hoş yapmak için içine koydukları kum taneciği haricinde. | Open Subtitles | نعم القوانين نفسها ما عدا الرمل القليل الذي يوضع ليجعل التجربة اكثر متعة |
Delikanlı, aksesuarlar komik değildir. | Open Subtitles | أيها الشاب ، لا أرى متعة من الخدع والمقالب |
Evet, bazen gerçekten eğlencelidir 18. yüzyılda partiler vardı. | Open Subtitles | نعم, في بعض الأحيان انها حقا متعة. في القرن 18 توالت هذه الأحزاب. |
Birinin benimle, benim Veronika Voss ve ne kadar ünlü biri olduğumu bilmeden ilgilenmesi benim için büyük bir zevkti. | Open Subtitles | انها متعة لي انهم يهتم احدهم بي ..دون ان يعلم اني فيرونيكا فوس وكم انا مشهورة |
Ama aynı zamanda habis sevinç de vardır, başkasının çektiği acıdan memnun olabilirsiniz. | TED | لكن هناك أيضاً متعة شريرة, يمكن أن تفرح فى معاناة شخص آخر . |
İhtiyacımız olan şeylerden biri de yemek eğlencesini kaybetmemek. | TED | وأرى أن واحدًا من آخر الأشياء التي نحتاجها هو أن لا نفقد متعة الغذاء. |
Eminim birçoğumuz daha az şey ile yaşamanın zevkini bir şekilde tatmışızdır. Örneğin, üniversitede yurtta ya da seyahatlerimizde bir otel odasında kalırken, neredeyse hiçbir şey olmadan belki de sadece bir botla kamp yaparken. | TED | أراهن أن معظمنا جرب.. متعة الأقل: في مسكن الكلية، في حجرة فندق أثناء السفر في المخيم حيث لا تصطحب شيئًا وربما في مركب |
Daha keyifli bir seyir için isteğiniz olursa lütfen söyleyin. | Open Subtitles | دعانا نعرف إن كان يمكننا أن نجعل زيارتكما أكثر متعة |
Biliyor musun Richie, nasıl desem bilmem ama senle dolaşmak eğlenceli oldu. | Open Subtitles | اتعرف؟ انا لا احب ان اقول هذا لكن السفر معك متعة حقيقية |
Evet, bütün eğlenceyi çöplükteki şerefsizler yaşıyor. | Open Subtitles | هؤلاء الرجال في مدفن النفايات يأخذون كل متعة |