Ama bana gelince; benim iflah olmaz bir iyimser olmamın başka bir sebebi daha var. | TED | ولكن بالنسبة لي، وثمة سبب آخر أن يكون متفائلا لا شفاء منه. |
George Orwell'in gözlem hakkında yaptığı öngörüleri düşünecek olursanız, bayağı iyimser biri olduğu sonucuna varırsınız. | TED | وإذا نظرت إلى الوراء الى التوقعات على المراقبة من قبل جورج أورويل، يتضح أن جورج أورويل كان متفائلا. |
Çünkü benim mesleğimde gelişebilmek için umutsuzca iyimser olmalısınız. | TED | فللازدهار والبقاء على قيد الحياة في مهنتي، عليك حقا أن تكون متفائلا فاقدا للأمل. |
Arabanın markasını ve plakasını ihbar ettim ama pek umutlu değilim. | Open Subtitles | دعا في وصف السيارة ولوحة جزئية، لكنني لست متفائلا جدا. |
Bir zamanlar çok iyimserdi, hayat dolu, çok mutlu. | Open Subtitles | لقد اعتاد دوما أن يكون متفائلا ومستمتعا بالحياة وسعيدا |
ve CNN ile karşılaşmam bugün konuşacaklarımı da özetliyor bu da optimist olmak için 11'inci neden oluyor. | TED | حدث صدام بيني و الـCNN يلخص ما أنا بصدد الحديث عنه اليوم, و هو عن "الإحدى عشر سببا لتكون متفائلا". |
Ben iyimser veya kötümser biri değilim. | TED | انا لست متفائلا جدا ولست ايضا متشائما جدا |
Tanrim, biraz iyimser davranıp havaalanında bir barda oldugunu varsayabilir miyim? | Open Subtitles | يا إلهي، هل يمكنني البقاء متفائلا و الأمل أنها في حانة مطار في مكان ما ؟ |
Daha iyimser olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bir çok şey olmanız gerekiyor. | Open Subtitles | أعتقد انه من المفترض ان تكون متفائلا من المفترض أن أكون العديد من الاشياء |
Üç bir iyimser, hafif iyimser veya biraz kötümser olmanız bir şey değiştirmedi, herkesin sol iç on kıvrımı olması gerektiği gibi çalışıyordu, Barack Obama ya da Woody Allen olmanız bir şeyi değiştirmiyordu. | TED | و لا فرق إن كنت متفائلا متطرفا أو معتدلا أو متشائما قليلا فالتلفيف الجبهي السفلي الأيسر لكلٍّ منهم يعمل بشكل جيد تمامًا، سواءًا أكنت باراك أوباما أو وودي ألن. |
Bu yüzden, Majestelerin iyimser olması için bir neden var gibi gözüküyor. | Open Subtitles | أن جلالتك لديه سبب لكي يكون متفائلا |
Gece hakkında iyimser kalmaz giderek zorlaşıyor! | Open Subtitles | ومن الصعب حقا الحصول على البقاء متفائلا حول هذه الليلة! |
Böyle... iyimser düşünmelisin. | Open Subtitles | انه... لقد اصبحت متفائلا يا صاح |
Doktor olarak, Ali'nin durumuna baktığımda pek iyimser olamıyorum. | Open Subtitles | حسنا، كطبيب، أنظر لفرص (علي) ولست متفائلا للغاية. |
- Bir iyimser değilim. | Open Subtitles | أنا لست متفائلا. |
İçindeki Amerikalı çok iyimser... ve saf, Josef. | Open Subtitles | الأمريكي داخلك لازال متفائلا للغاية... وساذجًا، (جوزيف). |
İyimser olun. | Open Subtitles | كن متفائلا |
İyimser birisin. | Open Subtitles | كنت متفائلا. |
- İyimser değilim. | Open Subtitles | -لست متفائلا |
Çok umutlu görünmüyor. | Open Subtitles | لا يبدو متفائلا جدا. |
Malesef, o iyimserdi. | Open Subtitles | للأسف, كان متفائلا. |
Karşı karşıya kaldığımız ekonomik mücadeleler zorlayıcı, ama bir fabrikada yürürken insanlarla becerikli makinaların nasıl birbirine bağlı çalıştıklarını görüyorum, ve bunun yarattığı farkı görüyorum, bir hastanede, bir havalimanında, bir enerji santralinde. Sadece optimist değilim, iştahlıyım da. | TED | التحديات الاقتصادية التي تواجهنا صعبة، ولكن عندما أمشي على أرض المصنع، وأرى كيف البشر والآلات الرائعة تصبح مترابطة، وأرى أن هذا يجعل الفرق في المستشفى، في المطار، في محطة توليد الطاقة، وأنا لست متفائلا فقط، أنا متحمس. |