İşin içinde milyonlarca dolar var ve karşı tarafın kaybetmeye niyeti yok. | Open Subtitles | هناك ملايين الدولارات متورطة هنا والطرف الأخير لا يريد ان يخسر |
Evet, bir kız işin içinde, ama hikayenin hepsi bu değil. | Open Subtitles | نعم , الفتاة متورطة لكن , ليست تلك القصة الكاملة |
Kardeşinin bu direnişçilere dahil olduğu hakkında bir bilgin var mıydı? | Open Subtitles | ألديك أدنى فكرة ما إن كانت أختك متورطة مع أولئك المتمردين؟ |
Hayır. Ailemin bugün olanlarla ilgisi vardı. | Open Subtitles | عائلتي متورطة في الأحداث التي حدثت اليوم |
Bu cinayetlere satanizmin karıştığını biliyorlar. | Open Subtitles | يعلمون أن الشيطانية متورطة في هذه الجرائم |
Eski karısı bombayla ilgili çıksa bu David için iyi olmaz. | Open Subtitles | لن يكون الأمر جيداً بحق الرئيس بأن زوجته السابقة متورطة بالتفجير |
İş arkadaşımla silahlı soyguna karışmış bir arabayı takip ediyorduk. | Open Subtitles | لحقنا بسيارة أنا وشريكي كانت متورطة في عملية سطو مسلح |
İşin içinde bir kadın var, peki bir cinayet de var mı? | Open Subtitles | قد تكون هناك امرأة متورطة, ولكن, هل هناك جريمة مشتملة فى الأمر ؟ |
Bayan Perrin bize hemen söylemeliydi. Sanırım o da işin içinde. | Open Subtitles | كان يجب على السيدة "بيري" إخبارنا ربما هي متورطة في ذلك |
Baines ve temizlik personelinden biri, her zaman işin içinde bir kadın vardır. | Open Subtitles | بينز ومعه إحدى عاملات التنظيف لابد من وجود امرأة متورطة دائماً |
Bir biçimde o da bu işin içinde. | Open Subtitles | حسنا، وقالت انها متورطة بشكل ما. فقط لم تكن متأكدا ما تعرفه. |
Dürüstçe bu çocuğun annesinin de işin içinde olduğuna inanamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تتخيل بصراحه أن والدة هذا الولد متورطة بشيء كهذا |
dahil oldum bile, ayrıca gözümü o kadının üzerinden ayırmayacağım. | Open Subtitles | إنني متورطة بالفعل, ولن أقوم بإبعاد عيني عن تلك المرأة. |
Artık Howard'ın yaşamına dahil değilim. | Open Subtitles | أنا لست متورطة في حياة هوارد بعد الآن من الصعب تصديق هذا, أن تكوني زوجته وما إلى ذلك |
Jeff sana bahseder de sorun çözülür benim de dahil olmam gerekmez diye umuyordum. | Open Subtitles | كن أأمل ان يخبرك جيف و سَتُحل المشكلة و لن اكون متورطة |
Büro neye karıştığını ve bunun vurulmayla ilgisi olup olmadığını öğrenmek istiyor. | Open Subtitles | المكتب الفيدرالي يجب ان يعرف بما هي متورطة و ان كان لذلك علاقة بسبب تعرضها لإطلاق النار |
İşyerine gittim..kızımla ilgili olumsuz bişey yoktu | Open Subtitles | فإذا كنت تقول أن ابنتى كانت متورطة مع هؤلاء الأشخاص |
Silahlı bir soyguna karışmış. | Open Subtitles | كانت متورطة مع مجرم وارتكبا عدة سرقات سطو مسلح |
Çoktan karıştın ki hem ailene ne yaptığını boş ver, ama asıl sana yaptığı en kötüsüydü. | Open Subtitles | انتي بالفعل متورطة فيه لا تهتمي بما فعلته لعائلتك لكن ما فعلته بك كان أسواء بكثير |
Karısının uyuşturucu satıcılarına bulaşmış olabileceğini söyledi. | Open Subtitles | يذكر أن زوجته ربما تكون متورطة مع تجار المخدرات |
Kardeşi Marie'nin İkinci Dalga teröristleriyle ilişkisi vardı. | Open Subtitles | شقيقتها كانت متورطة مع الموجة الثانية الإرهابية |
Onun da bu işte parmağı olabilir mi? | Open Subtitles | أى فرصة أن تكون متورطة فى هذا؟ |
Çünkü artık soruşturma ile bir alakası kalmadı ve FBI, danışman veya şüphelilerle çıkmasına izin vermiyor. | Open Subtitles | لأنها كانت متورطة بالتحقيق والمكتب الفيدرالي لا يسمح بالعلاقات الاجتماعية مع مشتبه بهم أو مستشارين |
Bir dava da adına rastladık, güvertede uyuştucu ile bağlantılı birşeye bulamışmı ona bakıyorum. | Open Subtitles | ظهر اسمها في قضية ,وانا احاول معرفة إذا كانت متورطة مع أي شخص على متن السفينة له علاقة بالمخدرات |
Bu akşam erken saatlarde bir trafik kazasına karıştığına inanıyoruz. | Open Subtitles | نعتقد إنها متورطة بحادث مبكراً هذا المساء |
Bir evliliğin daha yıkılmasına dâhil olduğuma inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق بأني متورطة بإنفصال زوجين أخرين ماذا ؟ |
Çalıştığı adamlar senin gizli bir polisle ilgin olduğunu biliyor. | Open Subtitles | الجماعة التي يعمل معها يعلمون أنك متورطة مع ضابط شرطة يعمل متخفي |