Asla gelişmek istemiyorlar. Kendilerini kusursuz sanıyorlar. | Open Subtitles | إنهم لا يرغبون بذلك لأنهم يظنون أنهم مثاليون |
- Evet! kusursuz takımı yapmak için kusursuz insanlar gerekmez. | Open Subtitles | لست بحاجة لأشخاص مثاليون للحصول على فريق مثالي |
kusursuz değilim. Herkes kusursuz değil. Sen de kusursuz değilsin. | Open Subtitles | أنت تعلمين أنني لست مثالية نحن لسنا مثاليون , أنت لست مثالية |
İkisi de birbirleri için çok mükemmeller. | Open Subtitles | هم مثاليون جداً لبعضهم البعض. |
Yani çocukların gerçekten mükemmeller. Andrew'u saymazsak tabii. | Open Subtitles | أعني، أولادك مثاليون جداً (إن استبعدنا (أندرو |
kusursuz oldukları için birinin karısıyla bir araya gelince onu, kocasının minderli bir odada bir çene gardiyanıyla olması gerektiğine inandırıyorlar. | Open Subtitles | لأنهم مثاليون ...ومن دون عيوب أجتمعوا مع بعظهم ...وأخبروا زوجة أحد ما و جعلوها تصدق ...بأن زوجها ينتمي إلى |
kusursuz olmak mermer bir heykel gibidir. | Open Subtitles | . . مثاليون كتمثال محنط |
Tamam, Turnerlar kusursuz değil. | Open Subtitles | حسناً ، حسناً تيرنرز) ليسوا مثاليون) |