Bilimde buna dair size binlerce örnek verebilirim fakat aralarında birini çok seviyorum. | TED | وأستطيعُ إعطاءكم ألف مثال عن ذلك في العلم، ولكن هناك مثالٌ أحبه حقًا. |
Ve başka bir parçadan bir tane daha örnek, ve sonrasında farkına varma. | TED | وهنا مثالٌ آخر من مقطوعة آخرى، ثم هنا تحويلها إلى الواقع. |
Bu çok basit örnek aslında başarmaya çalıştığımız insan-uyumlu YZ yolunda ilk adımımızdır. | TED | هذا مثالٌ بسيطٌ إذاً وهوَ الخطوةُ الأولى فقط ممّا نحاولُ تحقيقهُ من خلالِ الذّكاءِ الاصطناعي المطابق للإنسان. |
Olağanüstü bir örneksin. Herneyse... Ne kadar önemli bu olay? | Open Subtitles | أنتِ مثالٌ مشرق فقط ما كبر هذا الإتّفاق على أية حال؟ |
Kabul ediyorum kötü bir örnekti. | Open Subtitles | حسناً، إنّه مثالٌ سيّء. لا بدّ أنّه يحتجز سيّدة في قبوه. |
Hâlâ takipçisi olacağımız bir örnek şu: Geleneksel fikirlerin ve çoğunluğun peşinden körü körüne gitmemek ve gerçekten değerli olanın ne olduğunu derinlemesine düşünmek. | TED | وهذا مثالٌ لا يزال بوسعنا اتباعه: عدم الاتباع الأعمى لوجهات النظر التقليدية أو ذات الأغلبية، ولكن ينبغي التأنّي والتفكير مليّاً حول ماهيّة القيم الحقيقية. |
Şimdi vereceğim diğer bir örnek gerçekten önemli bir güncel bilim örneği. | TED | وها هو مثالٌ آخر أسوقه اليكم لأنه مثالٌ عن العلوم الحالية والمهمة حقاً. |
Ve örnek olarak kullanacağım şey, internet çünkü istiflenmiş basitlik için gerçekten güzel bir örnek. | TED | و سأضرب مثلاً بالإنترنت، كونه مثالٌ في غاية الملاءمة للبساطة المكدسة. |
Pekala, izin verin dört genel açıklama, bir örnek ve iki aforizmayla bitireyim. | TED | حسناً، دعوني أختم بأربعة تعابيرٍ عامة، مثالٌ و قولان مأثوران. |
İşte demin bahsettiğim mevzuya mükemmel bir örnek. | Open Subtitles | هذا مثالٌ على ماكنتُ أتكلّمُ عنهُ سابقا. |
Benim suçum yok. Bu adam kötü örnek oluyor. Baksana şuna. | Open Subtitles | ليس أنا، ذلك الرّجل إنّه مثالٌ سيّء، أنظري له. |
O video nelere karşı olduğumuzu gösteren güzel bir örnek. | Open Subtitles | انصتوا. ذلك المقطع مثالٌ لمَ نحن بصدده هُنا. |
Bu, o farklılıkların tam olarak ne olduğunu görebilmek ve takip edebilmek için yaptığımız bir çalışmadan bir örnek -- ve o farklılıklar hiç göze batmayacak türde. | TED | هذا مثالٌ لتجربةٍ قمنا بها لمتابعة ورؤية ماهي تلك الإختلافات -- وهي مُتقنةٌ تماماً. |
İngiliz metaneti için örnek olacaktı. | Open Subtitles | وصفتك بأنّك مثالٌ عن ثبات البريطانيّ |
Bu epey aşırı bir örnek herhalde. | Open Subtitles | متأكد أن هذا مثالٌ مبالغ، صحيح؟ |
Bu, çocuklara pes etmekten daha iyi bir örnek olmaz mı? | Open Subtitles | أليس ذلك مثالٌ أفضل من الإنسحاب للفتية؟ |
Bugünkü durum çok güzel bir örnek . | Open Subtitles | اليوم هو مثالٌ ممتاز |
Islah için en iyi örneksin. | Open Subtitles | إنك مثالٌ للفتى النظامي |
İzlediğimiz bölüm, yapmak istediği bir şeye örnekti ve yapmadı. | Open Subtitles | هذا مثالٌ على شيء رغبَ بفعله، ولكنّه لم يفعل... |