...Sadece Wraith gemilerinin gelişini gördüm ve tam olarak yaşanan da bu. | Open Subtitles | بل مجرد أن سفن الريث قادمة و هذا هو بالضبط ما حدث |
Bu dört dörtlük bir silahtır, Sadece bazı parçaları yıpranmış. | Open Subtitles | ومن بندقية دقيقة، انها مجرد أن يتم ارتداؤها أجزاء بها. |
Mesele Sadece çok daha fazla kişinin zeka gücü gerektiren işlerde çalışıyor olması değil. | TED | وليس الأمر مجرد أن يكون لدينا العديد من الأشخاص في المهن المعرفية. |
O anda, Sadece bu gezegenin herhangi bir parçası olmam, yaşamış veya ölmüş olmamdan daha önemliydi. | TED | في تلك اللحظة أن أكون جزء من هذا الكوكب في هذا الكون كان أهم لدي من مجرد أن أحيا أو أموت |
Çok sınırlıyız -- LT: Sadece onunla olmak bile ruhumu öldürüyor. | TED | لدينا وقت محدد جدا-- ليلي توملين: يقتلني مجرد أن أكون برفقتها. |
Sadece bir sürü kural koyan bir sürü adam var. | Open Subtitles | مجرد أن عدد من الأشخاص أعلنوا عن قوانين وأسس |
Onlar esasen Sadece benim için çalışırlar, ama bir sözleşmeye bağlanmış değiller. | Open Subtitles | لا رواتب، لا إنها مجرد أن ذلك يحدث كثيرا كان يعمل فقط هنا وينطبق الشيء نفسه علي كارلو بيانكي وماجدة كونتيني |
Sadece aylardır bende böyle duygular uyandıran biriyle buluşmamıştım. | Open Subtitles | إنها مجرد أن أذهب لعدة أشهر دون أن ألتقي بأي شخص يفعل ذلك من أجلي |
Sadece Hawaii'deki zengin akrabası_BAR_hakkında konuşuyor. Çok heyecanlanmış. | Open Subtitles | مجرد أن تم اخبارها أن لديها قريبا ثريا، انتابها الحماس |
Senin suçun değil. Sadece duvarlar çok ince. | Open Subtitles | هذا ليس خطائك انه مجرد أن الحيطان هنا رقيقة جدا جدا |
-Hayır, Sadece düğmelere basmayı çok severde. | Open Subtitles | لا، انها مجرد أن يحب حقا أن تضغط على الزر. |
Sadece bir helikopter uçurmak için bu çok para | Open Subtitles | هذا هو الكثير من المال مجرد أن يطير طائرة هليكوبتر. |
Sadece sınırlarımı biliyorum. | Open Subtitles | حسنا، انها مجرد أن ل يعرف حدود بلادي، كما تعلمون. |
Hayır, Sadece son zamanlarda onda bir farklılık var ve bu iyi değil. | Open Subtitles | لا، انها مجرد أن هناك شيئا مختلفة معه في الآونة الأخيرة وانها ليست جيدة. |
Demek istediğim, Sadece bugün yapacağım birkaç işim vardı, anne. | Open Subtitles | مجرد أن أمامى بضعة أشياء أفعلها اليوم يا أمى. |
Üzerine baskı falan yapmak istemiyorum, Sadece hissettiğim bu ve söylemeliyim. | Open Subtitles | لا أريد أن يضع أي لك أو الضغط على أي شيء ، انها مجرد أن أرى كيف وكان لي أن أقول ذلك. |
Sadece başlığı atar, devam edersin. | Open Subtitles | مجرد أن تلقي بالعنوان عالياً , وتواصل الأمر |
Sadece birinin gelip, bir isim ve yüz vermesi... onun gerçek olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | مجرد أن شخصا ما أتى، وأعطاها إسما ووجه لا يعني هذا أنه ليس ححقيقيا |
Sadece sonraki sefere orada birileri olsun, tamam mı? | Open Subtitles | مجرد أن يكون هناك لاستخراج بلدي في وقت لاحق، حسنا؟ |
Neden bazı insanların Sadece mutlu olmak istediğini anlayamıyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تستطيع أن تتفهم رغبة بعض الناس في مجرد أن يكونوا سعداء؟ |