Daha sonra bu hormonlar çoğunlukla kan dolaşımına küçük miktarlarda pompalanır. | TED | ثم تُضخ هذه الهرمونات بكميات صغيرة، عادةً في مجرى الدم. |
Kemik kırılınca bir parça yağ dokusu kana geçer ve beyin damarlarını tıkar. | Open Subtitles | قطع من الدهون تدخل في مجرى الدم والأوعية الدموية في الدماغ |
Teorimize göre, asalak kan akışına girdiği zaman kanın bağışıklık tepkisini tetikliyor ve serotonin üretmeye başlıyor. | Open Subtitles | لقد تم التطور عندما دخل الطفيلي مجرى الدم وحفز إستجابة المناعة في الجسم لإنتاج السيروتونين |
Uzun süre hareketsiz kalmak Kan dolaşımını ve akciğerlere alınan oksijen miktarını azaltır. | TED | بقاؤك ثابتًا يقلل من تدفق الدم وكمية الأوكسجين التي تدخل مجرى الدم من خلال الرئتين |
Bu yüzden, ikisinin birlikte kullanımı ilacın daha yüksek bir konsantrasyonda ve daha uzun bir süre kan dolaşımında kalması demektir, bu da böbrek yetmezliğine yol açabilir. | TED | لذا فإن الجمع بين الاثنين يعني أن تركيز أكبرللدواء يبقيه في مجرى الدم لمدة أطول، مما قد يؤدي إلى فشل كلوي. |
Bu öyle değil. Bu test beyindeki kan dolaşımı çeşitliliğine bakıyor. | Open Subtitles | لا,هذا يراقب التغيرات فى مجرى الدم داخل الدماغ. |
Egzersizle ülsere dönüşüyor olabilir. Bakteri kan akışında serbest kalır. | Open Subtitles | تتقرّح أثناءَ التّدريب، وتنطلق البكتريا من عقالها في مجرى الدم |
Bu yüzden yapmaya başladığımız şey, kanseri hedef almış şekilde tasarlanan işaretleyicileri kan dolaşımına enjekte etmektir. | TED | وهكذا, ما بدأنا القيام به وبدأنا بحقن سائل خاص في مجرى الدم والذي سيستهدف السرطان. |
Bu bileşimi içmek, onu kan dolaşımına karıştırmak için çok etkili bir yol değil. | Open Subtitles | بشرب هذا المركب، ليست طريقة فعالة جداً لإستيعابه في مجرى الدم |
Morris, enfeksiyon kan dolaşımına yayılırsa bu, kan basıncının düşmesine hatta ölmene bile neden olabilir. | Open Subtitles | موريس , إذا تدفقت هذه العدوى الى مجرى الدم من الممكن أن تتسبب فى هبوط ضغط الدم |
Buhar kana karıştığında katalizasyonu başlatıyor. | Open Subtitles | ستعمل كمادّة حافزة عندما يدخل الغاز مجرى الدم |
kana karıştığı zaman kontrolü ele alıp bağışıklık sistemini devre dışı bırakıyor. | Open Subtitles | عند دخوله مجرى الدم يتولى السيطرة ويسيطر على الجهاز المناعي |
Direkt kana karışıyor. Çıkartacak bir şey yok. | Open Subtitles | تسير مباشرة فى مجرى الدم ولا يوجد شيء يمكن أن يخرجها |
Sert düşüş kaslarda incinmeye neden olmuştur. İncinme de kan akışına toksin salınmasına neden olmuştur. | Open Subtitles | السقوط سبب تتهشم العضلات و الذي ادى الى تكوين سموم في مجرى الدم |
Sert düşüş kaslarda incinmeye neden olmuştur. İncinme de kan akışına toksin salınmasına neden olmuştur. | Open Subtitles | السقوط سبب تتهشم العضلات و الذي ادى الى تكوين سموم في مجرى الدم |
Derideki nikotin direk kan akışına katılır. | Open Subtitles | والنيكوتين على الجلد يدخل مباشرة إلى مجرى الدم |
Olayı çözmek için iki saatimiz var. Kan dolaşımını bu süre içinde tekrar sağlamazsak gözünü kaybeder. | Open Subtitles | أمامنا ساعتان لنجد حلاً إما نستعيد مجرى الدم أو نفقد العين |
Kan dolaşımını istila edecek, merkezi sinir sistemine saldıracak ve hiçbir tane kalmayana dek tüm sağlıklı hücrelerini yok edecek. | Open Subtitles | ستجتاح مجرى الدم لديك، وتهاجم الجهاز العصبي المركزي وتقوم بتدمير كل خلية صحية داخلك حتى تقضي على جميعها |
Wiccan'lar kiraz opalin titreşim enerjileri ile Kan dolaşımını güçlendirdiğine inanıyor. | Open Subtitles | السحرة يؤمنون بأن الأوبال الكرزي تقوم بتضخيم ذبذبات الطاقات داخل مجرى الدم. |
O da kan dolaşımında bulunan bir bakteridir. | Open Subtitles | و التي هي بكتريا توجد أحياناً في مجرى الدم |
kan dolaşımında rastgele döngüye neden olan toksinler var. | Open Subtitles | وهناك سموم في مجرى الدم والتي تسببت بعشوائية خروجكم. |
Serum, öngörülenden daha uzun süre kan dolaşımında kaldı. | Open Subtitles | بقى المصل في مجرى الدم لفترة أطول مما كان متوقعاً |
Aynı zamanda olan bir başka şey de karaciğerdeki yağın kan dolaşımı içerisine trigliserid olarak gönderilmesidir ki bu durum da aşırı kiloya tıkanmış atardamarlara ve kalp hastalığına yol açabilir. | Open Subtitles | ما يحدث ايضا ان هذه الدهون التي بالكبد ترسل إلى مجرى الدم على أنها دهون ثلاثية التي تؤدي إلى زيادة بالوزن |
Bu hücreler, vücudun toksin ve atıklardan temizlenmesine yardım eden kan dolaşımı ve lenf sistemlerine yerleşirler. | TED | تنتقل هذه الخلايا إلى مجرى الدم والجهاز الليمفاوي، وهو شبكة من الأوعية التي تساعد على التخلص من السموم والفضلات الجسدية. |
Olan şudur; zamanla, kan akışında 'kolesterol' adı verilen yağlı bir içerik, kalbe kan gidişini düzenleyen koroner damarlarda birikir. | Open Subtitles | الذي كان يحصل أنّه و بمرور الوقت، مادة دهنية في مجرى الدم تسمى الكوليسترول تتراكم في الشرايين التاجيّة، |