Yalnızca bu yıl, topluluğumuzun desteğiyle, dünyanın çeşitli yerlerindeki çocuklara, 1 milyon mikroskop yollamayı planlıyoruz. | TED | في هذا العام وحده، وبدعم من مجتمعنا، نخطط لشحن مليون مجهر للأطفال في مختلف أنحاء العالم. |
Ve sonunda biri, bir mikroskop aldı ve çekirdeğin hemen yanında bulunan suyun içine baktı. | TED | وأخيراً شخصاً ما حمل مجهر ونظر إلى الماء الذي كان موجوداً بجوار قلب المفاعل. |
Amerikan halkının bilinçaltına odaklanan kültürel bir mikroskop. | Open Subtitles | مجهر ثقافي يتركز علي اللا وعيّ الجماعي في عامة الشعب الأمريكي |
Yani, bunu özel bir mikroskoba koyacağım, ...ve görüntüleri Virginia'ya yollayacağım. | Open Subtitles | سوف أضع هذه العينات في مجهر خاص سوف يرسل له صور هناك في فيرجينيا |
Malzeme bilimi laboratuvarındaki atomsal kuvvet mikroskobunu kullanarak bir kum tanesinin binde birinde bir kalbe, baş harflerimizi yazdım. | Open Subtitles | لقد استخدمت مجهر القوة الذرية من مختبر المواد العلمية و كتبت اول حروف اسمائنا على قلب بحجم 1/10000 من حجم حبة الرمل |
Bileşimi incelemek için X ışınlı, taramalı elektronik mikroskop kullandım. | Open Subtitles | استخدمت مجهر الكتروني للفحص بالإضافة إلى ارتباط مع أشعة إكس، وتحليل تكويني |
Dudağın altında bir kesik açıp fiber optik bir mikroskop yerleştirecek. | Open Subtitles | سنفتح فتحة تحت اللثة سندخل منها مجهر ليفي العدسة |
Ama bir dahaki sefere daha büyük bir mikroskop altında inceleneceğim. | Open Subtitles | لكنه سعود في المرة القادمة سأكون تحت مجهر أكبر |
Bu bana on yaşımdayken verdiğin mikroskop. | Open Subtitles | هذا مجهر منحته لى حينما كنت بالعاشرة ربيعاً |
Ama elimde teknoloji harikası iki fotonlu bir mikroskop ...ve kışları Riyad'da kalabilecek bir evim var. | Open Subtitles | لكن لديّ أحدث مجهر فوتون حديث وبيت لأسكن به في الرياض وقت الشتاء |
Suçla bazen sokaklarda, bazen de mikroskop kullanarak savaşırım. | Open Subtitles | تعرفي، أحيانًا أحارب الجريمة في الشوارع، أحيانًا أحارب الجريمة هنا بإستعمال مجهر |
- Bana bir mikroskop ve bir damla kan ver, ve delikteki geni ispat edeyim. | Open Subtitles | أعطني مجهر وقطرة من الدم، وسأثبت بأن لديهم جينات مشتركة. |
Bir velayet davasının ortasındayım ve mahkeme beni mikroskop altına aldı. | Open Subtitles | أنا في وسط معركة حول الوصاية على الأطفال، و المحكمة وضعتني تحت مجهر الملاحظة. |
Kestiğim ilk beyinden aldığım dokuyu mikroskop lamında sakladığımı biliyor muydun? | Open Subtitles | اتعلم أن لدي شريحة مجهر مع قليل من الأنسجة من أول دماغ شرحته؟ |
Birkaç sene önce, bir buluşum hakkında konuşma yapıyordum-- 3D bir mikroskop. | TED | قبل بضعة سنوات، كنت ألقي كلمة حول اختراع ابتكرته... كان مجهر ثلاثي الأبعاد. |
Fourier Dönüşümlü kızıl ötesi ışınlı mikroskoba bir bakalım. | Open Subtitles | إتبعيني إلى مجهر " فورتييه " المتدرج للأشعة الحمراء |
Lister'in mikroskobunu ve Riis'in kamerasını suçla. | Open Subtitles | ضع اللوم على مجهر "ليستر" وآلة تصوير "ريس |
Neden her dakika bir mikroskobun altındaymış gibi hissediyorum? | Open Subtitles | و لماذا أنا تحت مجهر لعين في كل ثانية ؟ |
Bir hücre kültürüne mikroskoptan bakarken binlerce dans eden hamster görmeye benziyor bu. | Open Subtitles | هذا أشبه بالنظر من خلال مجهر إلى خلية بكتيرية ورؤية ألف هامستر ترقص إنه مستحيل |
Bir nötron mikroskobuna ihtiyacınız var. Ben Franklin'inkilere tıpatıp benziyor. | Open Subtitles | كنت في حاجة الى مجهر النيوترون أطابق بصمة بن فرانكلين |
Demek istediğim, etrafta cebinde elektron mikroskobu taşıyan kim var? | TED | أعني،من الذي يستطيع حمل مجهر إلكتروني في جيبه ؟ |
Burada gördükleriniz, işlevsel bir aydınlık alan ve florasan mikroskobu yaparken gerekebilecek bileşenler. | TED | ما ترون هنا هو جميع المكونات الممكنة لبناء مجهر المجال المضيء و مجهر الاستشعاع. |
Sıradan bir mikroskopla molekülleri teker teker göremezsiniz. | TED | لا يمكنك أن ترى الجزيئات الفردية بواسطة مجهر عادي قديم. |