ويكيبيديا

    "محالٌ" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • imkan
        
    • Hayatta
        
    • imkansız
        
    • yolu yok
        
    • imkanı yok
        
    • imkânı
        
    • mümkün değil
        
    Bu filmin gerçek bir hikayeden alıntı olmasına imkan yok. Open Subtitles حسناً، محالٌ أن يكون هذا الفيلم مستوحىً من قصّةٍ حقيقيّة.
    Ama Hayatta bir hukuk sekreteriyle iş yapmam. Open Subtitles لكن محالٌ تمامًا بأن أدخل بعملٍ معَ سكرتيرة قانونية.
    Mermiyle veya değil bu gece ölmem imkansız. Open Subtitles اذابرصاصةأم بدونرصاصه.. محالٌ أنني كنت سأموت الليله
    Şu anda onu öldürebilmek için ona yeterince yaklaşmamın bir yolu yok. Open Subtitles محالٌ أن أتمكّن من الاقترابِ منه ما يكفي لأقتله.
    Çin Başbakanı kontrol edecekmiş ama bombalamasının imkanı yok ne kadar doğruyu söylesem de kâr etmiyor. Open Subtitles رئيس الوزراء الصينيّ سيتحقّق منها لكن محالٌ أن يُفجّرها مهما كان مقدار ما أخبره من الحقيقة
    İstedikleri iş değil diye bırakmalarının imkânı yok. Open Subtitles محالٌ أن يستقيلا لأنّ العملَ غيرُ مناسب .
    Bu yazının 1 yıllık avukat tarafından yazılmış olması mümkün değil. Open Subtitles محالٌ تمامًا بأن هذا لمْ يكتب عن طريق مساعد بالسنة الأولى.
    Senin olduğunu bilmesine imkan ihtimal yok. Open Subtitles أنصتي، محالٌ أن يعرف بأنكِ أنتِ من أخبرنا بذلك.
    Çünkü bizim gerçek teklifimiz hisse başı 20 dolar ve yatırımcın kim umrumuzda değil, sırf senin kıskancın için bundan daha fazla ödemelerine imkan yok. Open Subtitles لأن عرضُنا الحقيقي هو عشرونَ للسهم ،ولا يهمُنا من هو مستثمرك محالٌ تمامًا أن يدفعَ أكثر من ذلك
    Sato'nun Hawaii yoluyla para aklamasını takip edecek birinin burada olmamasına imkan yok. Open Subtitles (حسناً، محالٌ أن (ساتو لديه هكذا من المال بـ"هاواي" بدون أن .يراقبه أحد
    Hayatta soğuk suyla durulamayacağım için bütün gün bira fabrikası gibi kokacağım. Open Subtitles الآن سأقضي يومي كلّه وشعري كرائحة مصنع الخمور.. ! لأنّه محالٌ أن أشطف شعري بالماء البارد..
    Çavuşu tokatlatmak için Hayatta 50 dolar vermem. Open Subtitles محالٌ أن أدفع خمسون دولاراً لـ جنس يدوي
    Hayatta ona sırt çevirip gitmem. Open Subtitles محالٌ أن أهرب أمامه
    Duydun mu? Asansörler kiralanmış. Bugün çıkmamız imkansız. Open Subtitles هل سمعت ذلك، ذلك الرجل يقول محالٌ اليوم.
    Geldiğimizi görmemesi imkansız. Arabamı yeni yıkatmıştım. Open Subtitles حسناً, محالٌ أنَّه لم يرانا قادمين لقد غسلتُ سيارتي حديثاً
    Oraya ulaşması imkansız. Open Subtitles محالٌ بأن تكون قد وصلت هناك
    Yeniden insan olmanın yolu yok Mick. Open Subtitles محالٌ أن تعود بشراً من كونك مصاص دماء (ميك)
    Thomas'ın halkımızdan kaç kişi getireceğini bilmenin bir yolu yok. Open Subtitles {\pos(190,230)}محالٌ أن نعرف كم عدد الذين يخطّط (توماس) لإحضارهم إلى هنا
    Birlikte olmamızın hiçbir yolu yok. Open Subtitles محالٌ أن نكون معاً أبداً.
    - Yeni değildir. Yeni olmasının imkanı yok. Open Subtitles ليست جديدة محالٌ أن تكون تلكَ السيارة جديدة
    Ve, içki. Burada bir şeyler kalmasının imkanı yok. Open Subtitles محالٌ أن يكون قد بقي شيءٌ هناك
    Linda'ya ayıp olmasın ama bu işi becermesinin imkanı yok. Open Subtitles (لا أعني إهانة (ليندا لكن محالٌ لها أن تفعل هذا
    - Tek başına gitmesinin imkânı yok. Open Subtitles محالٌ أن تذهب بمفردها
    Tetikleyici reaktör olmadan solucan deliği açmamız mümkün değil. Open Subtitles مِنْ دون مفاعل التشغيل، محالٌ علينا أنْ نفتح ثقباً دوديّاً.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد