Bu çocuk senin gibi bir anneye sahip olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | إن هذا الطفل محظوظٌ جداً ليحظى بكِ كأمٌ لهُ |
Ve bu hayatta seni bu kadar erken bulduğum için çok şanslı hissediyorum çünkü tek yapmak istediğim, şimdiye kadar yapmak istediğim tek şey hayatımı seni severek geçirmek. | Open Subtitles | وشعرت بأنني محظوظٌ جداً بأنني وجدتك مبكراً بحياتي لأن كل مااريد فعله |
Bay Wu, çok şanslı birisiniz. | Open Subtitles | أنت رجلٌ محظوظٌ جداً يا سيد وو, سأتركُ تعليماتَ |
Sana sahip olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | إنهُ محظوظٌ جداً لحصولهِ عليكِ |
Hawaii'de bir porfesyonel yamaç paraşütçüsü olduğun için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظٌ جداً لأنك تحترف الغطس من المرتفعات في هاواي |
çok şanslı hissediyorum, ama biliyorsun, | Open Subtitles | أنا أشعرُ بأني محظوظٌ جداً لكن كما تعلم |
çok şanslı bir adamım. | Open Subtitles | أتعلمين... أنا رجل محظوظٌ جداً |
Kocanız böyle ağır bir elektrik şokundan sonra hayatta kaldığı için çok şanslı, Bayan Wease. | Open Subtitles | إنّ زوجكِ محظوظٌ جداً لنجاته (من تلك الشحنة القوية من الكهرباء، سيدة (ويس |
çok şanslı... Tanrım! | Open Subtitles | أنا محظوظٌ جداً |
O her kimse, çok şanslı bir adam. | Open Subtitles | مهما يكون... فهو رجلٌ محظوظٌ جداً... |
Eğer Deli, gerçekten Theo'nun ailesine saldırdıysa o halde Terrance... ya da Theo hayatta olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | ،أذا كان (الرجل المجنون) حقاً هاجم عائلتهُ فأن (تيرنس) أو (ثيو) محظوظٌ جداً لبقائهِ حياً |
Oğlun çok şanslı, Booth. | Open Subtitles | (إن أبنكَ محظوظٌ جداً, (بوث |
-Dostum, annen alkolik olup gittiği için çok şanslısın. | Open Subtitles | إنك محظوظٌ جداً لأنك أمك المدمنة على الكحول قد هجرتك |
Aman tanrım, T.K., çok şanslısın. | Open Subtitles | . أوه يالهي , "تي كي" أنت محظوظٌ جداً |