Ya da akşam yemeğine davetli bir konuk, yemekten sonra cüzdanını çıkartarak size yemeğin parasını ödemeyi teklif ederse, bu da fazlasıyla garip bir durum olur. | TED | أو إذا قام ضيف مدعو للعشاء بعد الوجبة باخراج محفظته وعرض دفع مبلغ الوجبة، ذلك يمكن أن يكون تصرف أخرق بالمثل. |
cüzdanını çöpe atarken yanlışlıkla onu da attığını söylemişti. | Open Subtitles | لقد قال أنهُ قام برميها بالخطأ بينما كان يرمي نفاية من محفظته |
Bu genç adam evde yatağında yattığından öyle emindir ki saatini, cüzdanını, mendilini etajer sanarak, anıtın alevinin yanına koymuştur. | Open Subtitles | الشابّ الحزين, كأنّما كان على فراشه وضع ساعته، محفظته ووشاح عنقه |
Pazartesi burada bir adam tartaklanmış. Cüzdanı ve arabası çalınmış. | Open Subtitles | في يوم الاثنين شخص تم ضربه هنا محفظته وسيارته سرقت |
Ben zaten İskoçyalıyım. Cüzdanı boş olmayan çünkü Cüzdanı bile olmayan birini tanıyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف شخصاً محفظته ليست فارغة، لأنه لا يملك واحدة. |
Cüzdanında kan vardı, ve sen de topalladığını gördüğünü söyledin.. | Open Subtitles | حسنًا، كانت هناك دماء على محفظته وقلتِ بأنكِ رأيتيه يعرج |
Gerçi ne olur ne olmaz, cüzdanına koydum bir tane. | Open Subtitles | لقد وضعت صورة في محفظته في حـــــال أنّه أحــــــــب ذلك. |
- Kes sesini tavuk ciğeri! Ona cüzdanını geri verdim. Bu yer ne kadar uzakta? | Open Subtitles | تراجع أيها الجبان , لقد اعدت له محفظته إليس كذلك كم يبعد هذا المكان ؟ |
Belki de adam cüzdanını kaybetti ve suçu kıza attı. | Open Subtitles | ممكن أن يكون الرجل فقد محفظته هنا أو هناك |
Ben onu tutarım, sen de cüzdanını alırsın. | Open Subtitles | هيا. وسوف يعقد يديه وقدميه، كنت تأخذ محفظته. |
cüzdanını çıkarmış ve daha önce hiç yapmadığı üzere ona biraz para vermiş. | Open Subtitles | فأخرج محفظته و ناوله بعض النقود, و هو شيء قد قال بأنه ما كان ليفعله أبدا |
cüzdanını açtığı zaman, onu koyduğu yerde küçük bir iz farkettim. | Open Subtitles | عندما فتح محفظته لاحظت فراغ في الجلد حيث يحتفظ به |
Çamur banyosunda cüzdanını bulduk. | Open Subtitles | عرفنا ذلك من محفظته ما زال في حمامِ الطين |
Bilgisayarını, cüzdanını, cep telefonunu, arabasını bıraktı. | Open Subtitles | و ترك حاسوبه و محفظته و هاتفه الخلوي و سيارته |
Senden daha büyüktü ve Cüzdanı daha şişkindi ama doğrusu, canımı sıkmadığın zaman, bana onu hatırlatıyorsun. | Open Subtitles | كان أضخم منك و كانت محفظته أكبر لكن صدقني عندما لا تكون مزعجاً, تذكّرني به |
Cüzdanı ve kredi kartı fişi sorgu yargıcının yardımcısında. | Open Subtitles | مساعد الطبيب الشرعي لديه محفظته وفيها وصل البطاقة الائتمانية |
Cüzdanı hâlâ üstünde. para da duruyor. Notları yüksek. | Open Subtitles | محفظته ما زالت معه و فيها النقود,طالب ممتاز |
Cüzdanında 50 papel, Güneş gözlüğü ve birkaç anahtar. | Open Subtitles | وجدت في محفظته 50 دولار ، ونظارات وبعض المفاتيح |
Cüzdanında sadece genelev adresleri var. | Open Subtitles | انا الشئ الوحيد الذى وجدته فى محفظته كان قائمة باسماء خيوله |
Sabahtan beri orada duruyor ve yalandan cüzdanına uzanır gibi bile yapmadı. | Open Subtitles | إنها هناك منذ الأزل، وهو لم يحاول حتى تمثيل الاقتراب من محفظته. |
cüzdanından, bu saatte burada olmasını bildiren bir not çıktı. | Open Subtitles | كان هناك ملاحظة داخل محفظته أن قال أن أكون هنا في هذا الوقت كان اسمك عليها |
Peki, babana çantasını getirerek yardım ettiğimde cüzdanının çantasında olduğunu farkettim. | Open Subtitles | لقد ساعدت والدك بالحقائب لقد لاحظت ان محفظته كانت هناك |
Kimlik yok, cüzdan yok, anahtar yok, hiçbir şey. | Open Subtitles | ليس لدي هويته أو محفظته أو مفاتيحه أو أي شيء |
Tek bilmek istediğim cüzdanın neden bu adamın cebindeydi. | Open Subtitles | كلمااريدمعرفته هو ,لماذا وجدت محفظته في جيب الرجل |
Bir arkadaşım bir yılda portföyünü üçe katladı! | Open Subtitles | لي صديق ضاعف محفظته ثلاث مرات في سنة واحدة |
- Cüzdanlarını alın. | Open Subtitles | . إحضروا محفظته |
Sonra telefonundaki mesajlara ve cüzdanındaki makbuzlara baktı. | Open Subtitles | وعندئذٍ بمجرد النظر للرسائل التي على هاتفه والإيصالات التي في محفظته |
Aslında elinde değil, cüzdanındaydı. | Open Subtitles | لم يكن ممسكا بها حقّا، لكن مع قائمة للقتل داخل محفظته. |