- Mahsur kaldık. - Hayır, kalmadık. kestirme bir yol biliyorum. | Open Subtitles | ـ إننا عالقون ـ كلا، ليس كذلك، أنني أعرف طريق مختصر |
Biliyordu ki arkadaşlık oyun oynamaya giden kestirme yoldu. | TED | بل كان يعلم أن الصداقة هي طريق مختصر للّعب |
çocuklar buradan geçmemeli, fakat okula gitmek için kestirme yol olarak kullanıyorlar. | Open Subtitles | على الأولاد عدم المرور من ذلك الطريق لكنهم يستخدمونه كطريق مختصر إلى المدرسه |
"Coltraine, bizimle kısa yaşadın ama seni hep barınağın yolundaki halinle hatırlayacağım." | Open Subtitles | لقد بقيت معنا بشكل مختصر لكننا سنبقى دائماً وسيلة ركوبك من المأوى |
Aptallar toplumu adına kısa bir demeç vereceğim, sonrasında da sorularınızı alacağım. | Open Subtitles | سأقوم بإلقاء بيان مختصر بالنيابة عن مجتمع البلهاء ثم أفتح المجال للأسئلة |
Daha fazla zaman kaybetmeyelim. Kestirmeden gidelim, nehirden. | Open Subtitles | والأن , أيها الراهب دعنا لانضيع وقت سنسلك طريق مختصر عبر النهر |
Çabuk, kestirme yol var. Bunu hatırladığıma inanamıyorum. | Open Subtitles | هيا، إنه طريق مختصر لا أصدق أنني أتذكر كل هذا |
Toplantı binasına kestirme bir yol var ama zor bir yol. | Open Subtitles | ، هناك طريق مختصر للكنيسة لكنها طريق وعرة |
Bir telefona ulaşmak için ormandan bir kestirme kullanmış. | Open Subtitles | أخذت طريق مختصر خلال الغابة إلى هاتف وصول. الطريق قادها إلى الحقل. |
Tabelada Ape nehrina kestirme yol yazıyor." | Open Subtitles | تدل الإشارة في أول الطريق إلى طريق مختصر إلى نهر القرد |
Belki de bildiği bir kestirme vardır. Sağa dönün dedi. | Open Subtitles | ربما هي طريق مختصر لقد قالت لف على اليمين |
Bir kestirme var. Ama atlar dayanabilir mi bilmiyorum. | Open Subtitles | هناك طريق مختصر ولكني لا أعلم أن كانت الأحصنة ستستطيع المرور عبره |
Şimdi, eğer bir kestirme yol arıyorsanız, eğer şöhret istiyorsanız, kolay ödüller istiyorsanız, size şu an kalkıp, gitmenizi öneriyorum. | Open Subtitles | الان , اذا كانت تبحث عن طريق مختصر اذا كنت تريد الشهره اذا كنت تريد نتائج سهله |
Bizi onların önüne geçirecek bir kestirme biliyorum. | Open Subtitles | أعرف طريقٌ مختصر وذلك سيمكننا من اللحاق بهم |
Bana göre, kısa yoldan zengin olmak istediğim için cezalandırıldım. | Open Subtitles | بالطريقة التي أراها , لقد عوُقبت لمحاولتي أخذ طريق مختصر |
Pekala başlayayım herşeyden önce çok çok kısa zamanın özet bir tarihini vereyim, becerebilirsem. | TED | لذا دعوني أبدأ بأن أستهل بإعطائكم مختصر قصير جداً ، إسمحوا لي أن أتدخل |
Böylece ritimler de oldukça eksiksiz, oldukça kısa ve öz olabiliyordu. | TED | فبالتالي يصبح الإيقاع متماسكاً أيضاً بشكلٍ جيد. مختصر دون صدى. |
Pekâlâ, işte geldik. Bir daha asla Kestirmeden bahsetmeyelim. | Open Subtitles | حسناً ، لقد وصلنا ، دعونا لا نأخذ طريق مختصر مجدداً |
- Peki, Val ne, Valerie'nin kısaltılmışı mı? | Open Subtitles | لذا , ما هو * فال * إسم مختصر لـ * فاليريا * ؟ |
Sözcük değil. Bir kısaltma. | Open Subtitles | إنها ليست كلمة إنها مختصر كلمة |
Tabi ki, nan-zamasu'nun kısaltması. | Open Subtitles | بالطبع، فإن هذا تعبير مختصر (لـ(نان-زاماسو |
şimdi size kısaca iki tür biyolojik kirlilikten bahsedeceğim. Birincisi yeni türlerin eko sisteme sokulmasından ikincisi ise gıdalardan kaynaklanan biyolojik kirlilik. | TED | وأنا سوف أتكلم بشكل مختصر جدا عن نوعين من التلوث الجرثومي الأول سوف يقدم بشكل مصنف والآخر هو مايأتي من المادة الغذائية |
Neden? Uzun hikayenin kısası sponsorumuz bizden ayrılmak istedi. | TED | لماذا؟ حسناً. مختصر القصة هو ان داعميننا تركونا |
Sorun şu ki bu argüman, her ne kadar mantıklı görünse de cinsiyetin kısayol olması aslında o kadar da müthiş değil. | TED | المشكلة هي أنه بقدر ما يبدو ذلك منطقياً، فاستخدام الجنس كطريق مختصر ليس جيداً. |
Bayanlar ve baylar, kızlar ve oğlanlar, bu, şekerin kısaltılmış tarihidir. | Open Subtitles | سيداتي و سادتي, يا أولاد و يا فتيات هذا تاريخ مختصر عن السكر |