| Bütün bunlar, beynin algı zeminini biraz farklı bir yöne çeviriyor. | TED | كل هذا يضع أساسيات الإدراك للعقل فى ضوء مختلف قليلاً . |
| ''Side hustle'' ikinci bir işten biraz farklı. | TED | النشاط الجانبي مختلف قليلاً عن وظيفة ثانية. |
| Hepimiz, kazanabileceğimize emin olduğumuz durum ile kazanacağımızı umduğumuz durumda biraz farklı çalışırız. | TED | فجميعاً نعمل بشكل مختلف قليلاً عندما نكون متأكدين من الفوز مقابل إذا كنا نأمل أننا سنفعل وحسب |
| der. Şimdi de bu piyangonun biraz değişik hali: dokuz bileti de Leroy adlı şişko birisinin aldığını düşünün. | TED | الآن ، هناك نوع مختلف قليلاً لهذا اليانصيب: تخيل أن التسع تذاكر كلها يملكها شخص سمين يسمى لوري. |
| Tanınmış kişilere biraz farklı bakmamızı sağlıyor. | Open Subtitles | هذا يجعلنا ننظر للشخصيات العامة بشكل مختلف قليلاً لدينا تراث طويل من التعليقات الساخرة في هذا البلد |
| Onun biopsisinden alınan proteinin yeri de benimkiyle benzer ama biraz farklı. | Open Subtitles | مكان تواجد البروتين من مكان تطعيمه يجب أن يكون مطابق لي, ولكنه مختلف قليلاً, |
| Evet, biraz farklı ama... insanlar, sevdikleri için değişirler. | Open Subtitles | نعم إنه مختلف قليلاً لكن الناس يتغيرون لأجل الذين يحبونهم |
| biraz farklı olursun sanmıştım ama öyle değilsin. | Open Subtitles | ظننتك ستكون مختلف قليلاً لكنك لم تكن كذلك |
| Bununla beraber bizimkinden biraz farklı çünkü Cylonlar insan değil. | Open Subtitles | لأقول أنه مختلف قليلاً لأن السيلونز ليسوا بشر |
| Evet,güzel ama benim parolam biraz farklı. | Open Subtitles | نعم ، يبدو جيداً ولكن شعاري مختلف قليلاً |
| Sakıncası yoksa, bugün biraz farklı bir şey deneyelim ve bir süre hayal gücümüzü kullanalım. | Open Subtitles | إذاً لم يكن هناك مانع اليوم سنجرب شيء مختلف قليلاً ولنستخدم مخيلاتنا لفترة |
| Sırf biraz farklı olduğu için çocuğu kırmaya çalışmıyorsun. | Open Subtitles | أنت لا تحاول تحطيم الرجل لأنّه مختلف قليلاً |
| - Tabii rüyalarımdakinden biraz farklı. - Eminim öyledir. | Open Subtitles | بإستثناء أن الأمر بالاحلام يبدو مختلف قليلاً |
| Biliyorum koçum ama durum biraz farklı. | Open Subtitles | أعلم ذلك, يا صاحبي. لكن هذا الأمر مختلف قليلاً. أتفهم ما أعنيه؟ |
| Bu sefer genelden biraz farklı olacak. Bunun nereden geldiğini bilmiyorum. | Open Subtitles | هذا واحدٌ مختلف قليلاً عن الأخرين ليس معلومات من أين آتى! |
| Ev bizim ev ama nedense biraz değişik görünüyor. | Open Subtitles | إنه منزلنا ، لكن بطريقةٍ ما يبدو مختلف قليلاً |
| Rusya'da okudu bu yüzden oyunculuk tarzı biraz değişik. | Open Subtitles | لقد درسَتْ التمثيل في روسيا. لهذا أسلوب تمثيلها مختلف قليلاً. |
| Bak, biliyorum o biraz değişik ama bence bunu konuşmak için erken. | Open Subtitles | أنظر, أعلم بأ،ه مختلف قليلاً لكنني أعتقد أيضاً بأنه مُبكر قليلاً لنتحدث عنه |
| Karşılıklı rızanın olduğu durumda, biraz daha farklı. | TED | ولكن بالنسبة لهذا النوع من السلوك التوافقي الذي كنا نتحدث عنه، إنه مختلف قليلاً. |
| Virginia'da kurallar biraz farklıdır. | Open Subtitles | نقوم بالأشياء على نحو مختلف قليلاً في "فيرجينيا" |
| Sağdaki, daha çok bağışlayan ülkelerdeki form ise birazcık farklı. | TED | ولا يشاركون. البلدان على اليمين، تلك التي تتبرع كثيراً، لديهم طلباً مختلف قليلاً. |