| Mahallelerdeki uyuşturucu işleri pek dikkate alınmıyor. Ne yazık ki böyle. | Open Subtitles | مخدّرات الأحياء الفقيرة ليس لها تلك الأهمية ، أسفة لقول هذا |
| Montana 20 dakika içinde sizi ofisine bekliyor uyuşturucu bağımlıları. | Open Subtitles | مونتانا تُريدُ رُؤيتك في مكتبِها في 20 دقيقةِ، مدمنو مخدّرات. |
| uyuşturucu sattığını biliyoruz, bu şimdiye kadar yaptığın en kötü şey. | Open Subtitles | نَعْرفُ بأنّك تَبِيعُ مخدّرات البيتِ، هذا أسوأ شيءِ أنت أَبَداً عَملتَ. |
| Yoluna çıkan insanları katletme alışkanlığı bariz olan uyuşturucu satıcısı. | Open Subtitles | تاجر مخدّرات له عادة جليّة بقتل الأشخاص الذين يعترضون طريقه |
| Doğu Baltimore'da vurularak öldürülen bir uyuşturucu tacirinin masasından çıkmış. | Open Subtitles | وُجِِدت في درج مكتب تاجر مخدّرات مقتول من شرق بالتيمور |
| uyuşturucu falan değil bu. Sanırım ne olduğuna dair bir fikrim var. | Open Subtitles | أظن أنّها ليست مخدّرات على الإطلاق، أظن أنّ لدي فكرة عن هذا. |
| Scientology hakkında kötü bir şey söyleyen herhangi biri, otomatikman bir tür suçlu, bir deli, bir uyuşturucu bağımlısı damgası yiyordu. | Open Subtitles | أيَ شخص يقولُ أيَ شيئ سيّئ حولَ السينتالوجيا, هو تلقائيّاً مجرماً نوعاً ما, و نوعاً ما شخصٌ مجنون و مدمن مخدّرات. |
| Orada 150 insanı köleleştiren bir uyuşturucu baronu ile karşılaştık. | Open Subtitles | بينما كنا هناك، صادفنا مروج مخدّرات الذي إستعبد 150 شخص |
| Senin uyuşturucu müptelası olduğunu yazmaya niyetliydim. | Open Subtitles | أنا أغريتُ لكِتابَة العقد بانك كُنْتَ مدمن مخدّرات |
| 10 yıl önce uyuşturucu diye bir şey yoktu, şimdi bir sorun haline geldi. | Open Subtitles | منذ 10 سنواتٍ مضت، لم تكن هناك مخدّرات لكن الآن، أصبح الأمر مشكلة |
| Hiç yaşlı bir uyuşturucu satıcısı gördün mü, Miklo? Göremezsin. | Open Subtitles | هل رَأيتَ تاجرَ مخدّرات كبير السنَ يـخـرج من هُـنا |
| - İlk başlarda... ..hayatım alkol, uyuşturucu ve limitsiz seksten ibaretti. | Open Subtitles | فى عام التخرج . . ... حياتيكَانتْقَدْأَصْبَحتْ لطخة منْ الكحولِ، مخدّرات... |
| Koca bir at sürüsünü devirecek kadar uyuşturucu var burda. | Open Subtitles | معك مخدّرات كافية لتخدير قطيع من البغال. |
| Ama bir kızım olsaydı, uyuşturucu müptelası olarak doğmasına izin vermezdim. | Open Subtitles | لكن لو كان لدي بنت .. فلن أدعها تكون أبنة مدمنة مخدّرات |
| Tipet'le birlikte hapis yatmış bir uyuşturucu satıcısı. | Open Subtitles | هو يدان تاجر مخدّرات ذلك الوقت المخدوم مع تيبيت. ذلك العدد دي. |
| Bence sen uyuşturucu bağımlısı değildin. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد أنت أبدا حقا كانت مدمن مخدّرات. |
| uyuşturucu testi yaptırıyor musunuz? | Open Subtitles | هل تجريان اختبارات تعاطي مخدّرات عشوائيّة؟ |
| Araba hırsızlığı, ufak çapta dolandırıcılık, uyuşturucu, karşılıksız çek, alkolizm. | Open Subtitles | لصّ سيارات احتيال مخدّرات شيكات بدون رصيد، إدمان خمر |
| Dört gece önce intihar ettiği öne sürülen tasarlanmış ilaç satıcısı. | Open Subtitles | بائع مخدّرات مركّبة متجوّل والذي انتحر، كما يُزعم، مذ أربع ليالٍ. |
| Hatalı bir tepki gösterip silahsız bir kokain satıcısını vurdu. | Open Subtitles | اتخذ قراراً غير حكيم وأطلق النار على تاجر مخدّرات أعزل |
| Akıl kontrolü deneyleri, psiko-aktif ilaçlar. | Open Subtitles | السيطرة العقلية تجرّب، مخدّرات منشّطة. |
| EVE UYUSTURUCU GETIRDIGINIZE INANAMIYORUM. | Open Subtitles | لا أصدّق أنكما أحضرتما مخدّرات إلى البيت |
| Öldürmeye devam etmek için daha çok Uyuşturucuya ihtiyacı olacak. | Open Subtitles | هو سيحتاج مخدّرات أكثر... للإستمرار بالقتل. |
| Burada çok keskin kokular yayan Uyuşturucular var. Buradan uzak durmanızı bekliyordum. | Open Subtitles | ،ثمّة مخدّرات هنا تصدر رائحة نفّاذة .توقّعت أن تتجنّبوا هذا المكان |
| Herif sadece kokainman, bağımlı veya satıcı değil. | Open Subtitles | ذلك الشاب ليس مجرّد متعاطي مخدّرات أو مدمن أو متاجر. |
| Peki, hesabında uyuşturucudan gelen kârlı paralarla ilgili veya işi hakkında herhangi bir mesaj göremiyorum. | Open Subtitles | حسنٌ، لا أرى أيّ حساباتٍ سرّيّة ممتلئة بأرباحِ مخدّرات أو رسائل عن العملِ. |