Kusursuz biri ile nişanlı olmanın nasıl baskı altında bıraktığını bilemezsin. | Open Subtitles | هل تعرف حجم الضغط عندما تكون مخطوباً من شخص مثالي ؟ |
Onunla tanıştığında nişanlı olduğumuzu biliyor muydunuz? | Open Subtitles | هل تعلم بأنه كان مخطوباً لي عندما إلتقى بها؟ |
Ayrıca kim iki adım ötesinde oturan birisiyle daha önce nişanlı olduğunu kız arkadaşına söylemez? | Open Subtitles | حسناً، بالإضافة، من الذي لا يخبر صديقته أنه كان مخطوباً لواحدة تعمل على بعد أربعة أقدامٍ منها؟ |
31 yaşındaydı ve Seattle, Washington'da yaşıyordu. Gretchen'le nişanlıydı, evlilik planları yapıyorlardı, Gretchen, onun hayatının aşkıydı. | TED | وكان يبلغ من العمر ٣١ عام وكان يعيش في مدينه سياتل في ولايه واشنطن وكان مخطوباً لغريتشن وكانوا على وشك الزواج. وكانت غريتشين حب حياته |
Sizin şu hep şakasını yaptığım Edward Ferrars beş yıldır Lucy Steele ile nişanlıymış. | Open Subtitles | ادوارد فيرارز الرجل الذي كنت أمازحك عنه كان مخطوباً طوال هذه الخمس سنوات إلى لوسي ستييل |
- ...evlilik hazırlığı yapan bir nişanlıydım. - Ne oldu? | Open Subtitles | كنت مخطوباً وعلى وشك الزواج ما الذي جرى؟ |
Yarın geceye kadar başka biriyle nişanlanmış mı olacaksın yani? | Open Subtitles | ،إذاً فبحلول ليلة الغد ستصبح مخطوباً لفتاة أخرى |
5 yıl önce, evlenmek üzere nişanlanmıştım. | Open Subtitles | منذ خمسة سنوات كنت مخطوباً .. على وشك الزواج و |
Bir kontrolörle nişanlandım ama o bir sigortacıyı seçti. | Open Subtitles | كنت مخطوباً لمراجعة حسابات لكنها تركتني لأجل موظف تأمين |
Üç hafta önce onunla nişanlı mıydın? | Open Subtitles | كنت مخطوباً لها منذ ثلاثة أسابيع |
Hadi, herkesi gerçeği söyle. nişanlı değilsin değil mi? | Open Subtitles | هيا أخبرهم الحقيقة أنت لست مخطوباً |
Üç hafta önce onunla nişanlı mıydın? | Open Subtitles | كنت مخطوباً لها منذ ثلاثة أسابيع |
Erin, biliyorsun senden önce birisiyle nişanlı olsaydım mutlaka söylerdim. | Open Subtitles | (إيرين)، تعلمين أنني لو كنت مخطوباً لأحد قبلك لكنتُ أخبرتكِ |
Tedavisi için yalvarıp, bozulan sağlık durumuyla ilgili oldukça öfkeli bir şekilde günce tutuyormuş ve ayrıca artık nişanlı da değil. | Open Subtitles | يعبّر عن غضبه في مدونة بخصوص حالته المتدهورة... ولم يعد مخطوباً. |
Hala nişanlı. | Open Subtitles | لا يزال مخطوباً |
Ve o nişanlıydı. Ve ben de öyleydim. | Open Subtitles | و كان مخطوباً و كذلك كنت أنا |
O nişanlıydı. Ben de nişanlıydım. | Open Subtitles | و كان مخطوباً و كذلك كنت أنا |
Sosyete dergisi editörü Rose Smith ile nişanlıymış. Ta ki 6 hafta önce nişan bozulana dek. | Open Subtitles | (كان مخطوباً إلى رئيسة تحرير مجلة (سوساييتي روز سميث) حتى 6 أسابيع مضت) |
Anladığım kadarıyla Gonzalez nişanlıymış. | Open Subtitles | على حد علمي، لقد كان (جونزالز) مخطوباً ليتزوّج |
Geçen yıl nişanlıydım. | Open Subtitles | كنت مخطوباً السنة الماضية. |
Sonra bir gün, kendimi doğru kadınla nişanlanmış buldum. | Open Subtitles | و في يوم الأيام وجدت نفس مخطوباً للمرأة المناسبة |
Harrison'un kardeşi izinden sevgilisiyle nişanlanmış olarak döndü. | Open Subtitles | عاد شقيق (هاريسون) من أجازته مخطوباً لخطيبته |
- Ben de bir kez nişanlanmıştım. Sadece biraz olumlu haber vereyim dedim. | Open Subtitles | لقد كنت مخطوباً مرة أيضاً فقط أردت أن أخبرك ببعض الأخبار الإيجابية |
Bir keresinde nişanlanmıştım. | Open Subtitles | كنت مخطوباً مرة |
Bir yazarla nişanlandım. Beni bir hesap uzmanı için terketti. | Open Subtitles | كنت مخطوباً لمراجعة حسابات لكنها تركتني لأجل موظف تأمين |