| Ama bunu yaparsan sana sadık olmamı bekleme. | Open Subtitles | ولكن طالما لديك لا تتوقع مني أن أكون مخلصة لك |
| Tüm hayatımı sana sadık kalarak, kadınlar manastırında geçireceğim, | Open Subtitles | سأمضي حياتي في دير، مخلصة لك |
| Karşılığında istediğim tek şey, sadakatti. Ben sana sadık kaldım, Howard. | Open Subtitles | انا مخلصة لك هاورد |
| "O sana sadık, bundan eminim." | Open Subtitles | " إنها مخلصة لك , أنا متأكّد من هذا " |
| Dolayısıyla, şimdi siz Henry Lewisham Arthur Hudson ölüm sizi ayırıncaya kadar, bu kadını eşiniz olarak kabul ediyor musunuz? | Open Subtitles | الان اذا هل انت هنري هدسون لويشام آرثر. تعتبر هذه المراه زوجة مخلصة لك |
| Eğer bu gösteride olursam size çok sadık olurum, Mösyö. | Open Subtitles | لو أنني عضواً به أريد أن أكون مخلصة لك يا سيدي |
| "O sana sadık, bundan eminim." | Open Subtitles | " إنها مخلصة لك , أنا متأكّد من هذا " |
| sana sadık kalmadım. | Open Subtitles | لقد كنت غير مخلصة لك |
| sana sadık olmadığımı mı? | Open Subtitles | -بأنى لم أكن مخلصة لك ؟ |
| Alexei, sana sadık olduğumu biliyorsun. | Open Subtitles | (أليكسي) أنت تعلم أنني مخلصة لك |
| - sana sadık olacağım. | Open Subtitles | -أعد بأن اكون مخلصة لك |
| - sana sadık olacağım. | Open Subtitles | -أعد بأن اكون مخلصة لك |
| Bilmelisiniz ki, size çok sadık birisi. | Open Subtitles | يجب أن تعلم أنها مخلصة لك |