suçlu olsaydım ve yalan makinesini atlatmak isteseydim, bu hiç de zor olmazdı. | Open Subtitles | إذا كنت مذنبه و أردت التغلب على هذه الآله فلن يكون هذا صعبا |
suçlu değil. Sadece bazen saçmalamanız beni eğlendiriyor. | Open Subtitles | ليست مذنبه بل تسليه على الهراء الذي تقولينه |
Şimdiye kadar onun suçlu ilan edilmesini engelledim. Duruşma zamanı onu savunacağım. | Open Subtitles | افضل شىء يمكنك أن تفعله أن تقول إبنتك إنها غير مذنبه قبل إنعقاد المحكمه |
"Arsenikle cinayet işlemekle suçlanan Bayan Ellsworth üç olayda suçlu bulundu. | Open Subtitles | سيده أليسورث وجدت مذنبه في ثلاث جرائم تسمم بالزرنيخ |
Adam kaçırmadan, fidye istemekten suçlusun. Kızlarının hepsi suç ortaklığı yapıyorlar. | Open Subtitles | أنتِ مذنبه بتهمتي الخطف وطلب الفديه,كل فتياتك مشاركاتٌ لكِ |
Alice Morgan'ın suçlu, senin haklı olduğunu ispatlamak için sana daha fazla ne gerek? | Open Subtitles | ما الذي تحتاج اثباته أكثر؟ أن تثبت أن أليس مورغان مذنبه, أو أن تثبت بأنك على حق؟ |
Senin suçlu olduğunu düşünen birisi yerine, bana. | Open Subtitles | من الأفضل أن يكون أنا بدلا من شخص يظن أنكِ مذنبه |
Kesinlikle özel muamele gördüğünü düşünüyorum, ve bence rüşvet vermekten bile suçlu olabilirsin. | Open Subtitles | وأنا واثق بأنك تقليتي خصيصاً معاملة مميزة وأيضا ، أظن ربما أنتِ مذنبه بتهمة الرشوة |
Bu olayı öğrenirlerse suçlu olsa da olmasa da şüpheli olacak. | Open Subtitles | واذا اكتشفو امرها مذنبه او لا سوف يتهمونها |
Ve eğer kendisi kurbansa suçlu değildir. | Open Subtitles | و لا يمكنها أن تكون مذنبه إذا كانت هي ضحيه |
Evet, eğer gitmezsek, bütün şehir onun suçlu olduğunu düşündüğümüzü sanacak. | Open Subtitles | اجل، لو لم نذهب سيبدو كأننا نظن انها مذنبه |
Lütfen, Ali'nin suçlu olmadığı hakkında konuşmalıyız. | Open Subtitles | ارجوك، يجب ان نتحدث كيف ان آلي ليست مذنبه |
Senin gibi ben de onun suçlu olduğunu düşünmelerinden korktum... | Open Subtitles | حسناً ،لقد كنت خائفاً مثلك تماماً بآنهم سيعتقدون بأنها مذنبه اكثر من كونها |
Oğlumu kızlarımdan daha çok sevdiğim için suçlu olabilirim... | Open Subtitles | ربما اكون مذنبه لتفضيلي ابنائي على بناتي |
Kimsenin çocuğu yok mu? suçlu. Çinli evlat edinilmiş bir kızım var. | Open Subtitles | ألا يوجد شخص لديه أطفال مذنبه , طفله متبناة من الصين |
suçlu bir tebessüm. Ona bakmaya dayanamıyorsunuz. | Open Subtitles | بل إبتسامه مذنبه أنت لا تتحمل النظر لها |
Cehennem gibi bir gece vardiyasından çıktım, 45 dakika içinde suçlu olduğum bir trafik davasında mahkemeye çıkacağım, yani, bilirsin, sana krizinde iyi şanslar, tamam mı? | Open Subtitles | لقد انتهيت من ليله عصيبه لدى محاكمه بعد 45 دقيقه و التهمه هى القياده وانا ثمله ، وانا مذنبه إذاً, أنت تعرف حظً موفقاً مع أزمتك, جيد؟ |
Sanık Fang suçlu bulunmuştur. | Open Subtitles | فانغ ، المتهمه ، قد وجدت مذنبه |
Velet annesinin ölümüyle ilgili kartı oynadı. suçlu hissetmeni sağlamasına izin veremezsin. Ama suçluyum. | Open Subtitles | لا تدعيه يشعركِ بالذنب - لكنني مذنبه بالفعل - |
suçlu olup olmadığını sordunuz mu? | Open Subtitles | هل سألتها مسبقاً, اذا كانت مذنبه أم لا؟ |
Buraya ilk kez gelen bir suçlusun. | Open Subtitles | انتي للمره الأولى مذنبه |
Biz gölgeler, kusur işlediysek eğer, | Open Subtitles | إن كانت ظلالنا مذنبه |