| Bunun şu muhteşem, bir alana ikincisi bedava... sloganından beri bulunmuş, en iyi perakendecilik fikri olduğunu varsayalım. | Open Subtitles | ودعنا نفترض بأن هذه أفضل فكرة مذهلة في السوق منذ : إشتر غرضاً وخذ الآخر مجاناً |
| Blue Ridge'te dört yatak odalı muhteşem bir evi var. | Open Subtitles | لديها منزل ذات 4 غرف نوم مذهلة في "بلو ريدج". |
| Arkada kartları olan muhteşem bir kız var. | Open Subtitles | ثمة فتاة مذهلة في الداخل معها ورق لعب |
| ...- bunu söylemekten nefret ediyorum, bunu söylemek büyük acı veriyor- evrimde baş döndürücü bir sıçramanın yapıldığı açık bazı durumlar vardır. | Open Subtitles | لكني في الحقيقة أكره قول ذلك فقول ذلك صعب علي هناك بعض الحالات من الواضح أنه حدثت فيها قفزات مذهلة في التطور |
| ...boşluğa baş döndürücü bir sıçrama olan harika bir an vardır ve yeni bir yaşam biçimi haline sıçrar. | Open Subtitles | قفز فيها التطور قفزة مذهلة في الفراغ لينتقل إلى نوع جديد من الحياة |
| - Şans döner, Ashley. - Biliyor musun? Maskeli baloda muhteşem bir kızla öpüştüm. | Open Subtitles | -أتعلمين لقد قبلت فتاة مذهلة في الحفلة |
| Whittaker Wright'ın boş vaatlerini onlara inanacak kadar mutlu olanlara satmak gibi muhteşem bir yeteneği varmış. | Open Subtitles | (ويلكررايت) كان لديه موهبة مذهلة في بيع الوعود الفارغة لإولائك السعيدين كفاية ليصدقونه |
| Ne muhteşem bir durum | Open Subtitles | و تظهر قدرة مذهلة في الطموح. |
| Kızım Jane muhteşem bir dansçı değil mi? | Open Subtitles | ابنتي (جاين) مذهلة في الرقص أليس كذلك؟ |
| Kızım Jane muhteşem bir dansçı değil mi? | Open Subtitles | ابنتي (جاين) مذهلة في الرقص أليس كذلك؟ |