Aynen pek çok hayvanın kendilerini eğittikleri gibi onlarda kendilerini yetişkinliğe hazırlıyorlar. İleride onlarda tüm gün güneşi takip edebilecekler. | TED | انها تحاول تدريب نفسها كما تقوم الحيوانات الصغيرة قبل ولوجها في مرحلة البلوغ حيث ستقوم لاحقاً بتعقب الشمس طيلة اليوم |
Biyolojik açıdan, genç kızlar yetişkinliğe adım atarken bir kanama döngüsü başlıyor, hazır olsalar da olmasalar da. | Open Subtitles | الكلام البيولوجي يقول بإن الفتيات الصغيرات يكون لهن طقس دم يبدأ بهن في مرحلة البلوغ سواء أكانوا على استعداد لذلك أم لا |
yetişkinliğe ve bağımsızlığa doğru ilk adımlarını atıyor. | Open Subtitles | تتخذ خطواتها الأولى نحو مرحلة البلوغ والاستقلال. |
Evet,gelişme çağına gelmeye çalışıyor gibi. | Open Subtitles | نعم ، كأنه في شرنقة . و سيصل إلى مرحلة البلوغ |
Bilirsin, bazı ilkel kültürlerde oğlan blu çağına geldiğinde, ayağına kaya bağlayıp onu okyanusa atarlar. | Open Subtitles | تعلم, في بعض الحضارات البدائية عندما يصل الفتى إلى مرحلة البلوغ فيربطونه بحجر كبير و يرمونه إلى المحيط |
Bu durum dişilerle erkekleri ayırmaya olanak veriyor ve onlar da sadece erkeklerin yetişkin evreye gelmesine izin veriyor. | TED | مما سمح لهم تصنيفها كذكور وإناث وسمحوا للذكور فقط للنمو حتى مرحلة البلوغ. |
Daha bir çocukken bir yetişkin olmak zorunda bırakıldı. | TED | فانتقلت من مرحلة الطفولة وأُجبرت على دخول مرحلة البلوغ. |
Ama sonra ergenliğe girdi ve evde sanki bir yabancı vardı. | Open Subtitles | ثم دخل إلي مرحلة البلوغ و أصبح مثل غريب في المنزل |
Hastanın ergenliğe geçişini engelleyen ama aynı zamanda... onu aksi yönde yaşlandıran bir hastalık. | Open Subtitles | المرض الذي سيعيق الدخول في مرحلة البلوغ ولكن يظهرها كبيرة في نفس الوقت بشكل مختلف |
Bu kayıplar belki de yetişkinliğe girişimizin ilk adımlarıdır. | Open Subtitles | هذه , ربما تكون أولى خطوات مرحلة البلوغ |
biçiminde kurallarınız vardı. (Gülüşmeler) Geri dönüşüm sektöründe 20 yıl geçirdikten sonra, yetişkinliğe geçerken aslında bu bebek kurallarını bir türlü terkedemediğimizi çok açık olarak anladım. | TED | (ضحك) بعد قضاء 20 سنة في صناعة إعادة التدوير أصبح واضحاً بالنسبة لي بأننا لا نترك بالضرورة قواعد الأطفال تلك وراءنا ولا نتجاوزها خلال نمونا إلى مرحلة البلوغ. |
Ergenlik çağına girerken gerçekten yapmak istediğimiz kötülükleri gerçekleştirirken... bazen tek bahanemiz güzel bir sert içki olmakta | Open Subtitles | الان، تمهل نحنُ في مرحلة البلوغ أحياناً الشراب الجيد والاذع يكون عُذرنا الوحيد لإرتكاب الفظائع التي نريد فعلها حقاً |
ve bu kız ergenlik çağına gelinceye kadar böyle devam ediyor. ve kız büyüyor, göğüsleri gelişmeye başlıyor, ancak reglisi başlamıyor, birilerinin burda ne olduğunu bulması gerek. ve anlamak için testler yapılmaya başlanıyor | TED | وفى الغالب ليس قبل أن تبلغ مرحلة البلوغ وتنمو وتكْون صدر ، لكنها لا تحصل على عادتها ، أحد ما يمكن أن يستنتج شيئاً ما هنا . ويفعلون بعض الإختبارات ومعرفة |
Adım adım büyürler. Ve suyun yüzeyine doğru tırmanırlar, sudan çıkarlar bizim de gördüğümüz yetişkin haliyle. | TED | وتواصل نموها عبر مراحل. ثم تتسلق خارج الماء، وتتدفق، في مرحلة البلوغ التي نراها. |
Annen baban senin yetişkin olmanı istemiyor. | Open Subtitles | فأبواك لا يريدانك أن تصلي إلى مرحلة البلوغ الفكري |
Zaten ergenliğe adımını atmış ve babası da aynı durumu hayatı boyunca yaşamış. | Open Subtitles | ولكن طفلكِ لن يتعايش معها ابنكِ قد جاوز مرحلة البلوغ وعانى والده من نفس الحالة لطوال حياته |
Yavruları ergenliğe ulaştıklarında onların da başka bir yaşam parkına taşınmaları gerekecek. | Open Subtitles | و حين يصل أبناؤهما مرحلة البلوغ يجب نقلهم لمحميّة أخرى |