Bu sabah sizden merhem istedim ama bana nemlendirici vermişsiniz. | Open Subtitles | سَألتُ عن بلسم هذا الصباحِ لَكنَّك أعطيتَني مرطّب |
Badem yağlı nemlendirici kolonya ve tütün kokuyor. | Open Subtitles | رائحته مرطّب بزيت اللوز كولونيا المستكة و التبغ |
Bir yerlerde o ruhsuz suratına süreceğin nemlendirici veya göz farı falan vardır. | Open Subtitles | حتمًا ثمّة مرطّب أو مستحضر تجميل للجفون بمكان ما يحتاج لانتقادك. |
Umarım cilt kremi hoşuna gitmiştir. Senin için özel olarak yaptırdım. | Open Subtitles | آمل مرطّب الجلد قد نال اعجابك فقد طلبت أن يصنعوه لكِ خصيصاً |
Yüz kremiyle, ayak kremi arasında karar vermeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول التركيز في الإختيار بين مرطّب الوجه أو كريم القدم. |
Şöyle, "işte 1983'den bir merhem 70'lerden biraz krem." Ama kimsenin görmesini istemezsiniz. | Open Subtitles | "هذا مرهم من 1983، مرطّب ما من السبعينات." ولكنك تريد الخصوصية في ذلك |
Akşam eve gittiğinde nemlendirici losyon kullanmalısın. | Open Subtitles | ينبغي أن تستخدمي مرطّب عندما تعودين للمنزل الليلة. |
nemlendirici krem, tıbbi bant veya anti-bakteriyel sabun var mı bak. | Open Subtitles | انظري إذا كان هناك أيّ مواد أخرى مرهم مرطّب شريط طبي أو صابون مضادّ للجرائيم |
Altı tane kurutulmuş biftek, altı tane tatlı çörek, bir kutu nemlendirici, bir kutu kulak çubuğu, Birkaç kutu Japon eriştesi, altı tane diyelim, bir de şuradaki yap-bozu alayım. | Open Subtitles | أعطين ستة فطائر لحم بقر ستة فطائر محلّاة، وعاء مرطّب علبة قطنات أذنيّة بعض كؤوس معكرونة يابانية |
Bu odaya bir nemlendirici lazım. | Open Subtitles | تحتاجين مرطّب جو في تلك الغرفة |
Bu süper-hidrat üç kat daha etkili nemlendirici. | Open Subtitles | هذا مرطّب فاخر ثلاثي المفعول. |
O bir merhem, tamam mı? Ve ne görüyorum biliyor musun? | Open Subtitles | إنّه مرطّب ، أتعلم ما أراه ؟ |