Aniki, bunu yapmak zorunda değilsin, biliyorsun. | Open Subtitles | أنيكي.. لست مرغماً لتعمَلُ هذا ، أتَعْرفُ |
Ya böyle düzenli uğramak zorunda değilsin? | Open Subtitles | أتعلم، لست مرغماً على مداومة السمر معي بهذا الشكل... |
Eğer, istemiyorsan, yapmak zorunda değilsin, Barry. | Open Subtitles | لست مرغماً إن لم ترد ذلك يا باري |
Bunu yapmak zorunda degilsin. | Open Subtitles | لكنك لست مرغماً لفعل هذا |
Bak, sana hiçbir şey demek zorunda değilim. | Open Subtitles | انظر، لست مرغماً على قول شئ |
Davamı sana açıklamak zorunda değilim Alicia. | Open Subtitles | لستُ مرغماً على المرافعة أمامك (اليشيا) اقبلي أو ارفضي |
Stan, burada beklemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | ستان) , لست مرغماً على البقاء هنا) |
Sen de yapmak zorunda kaldın... | Open Subtitles | ...وكنت مرغماً على |