Beynindeki konuşma merkezi de, pek tabii, etkilenmiş olabilir. | Open Subtitles | هو هل حسنا جدا يحتمل أن يأخذ متأثّر مركزها من الخطاب، لغتها. |
Deprem merkezi bu yılın başından beri bize doğru kayıyor. | Open Subtitles | مركزها يتّجه نحونا، منذ بداية هذا العام. |
Dairede duracaksın, merkezi kollayacaksın. | Open Subtitles | يجب عليك أن تبقى في الدائرة وتبقيعينيكدائماًعلى مركزها. |
4 buçuk milyar yıl önce, bir şey bu bulutun yapısını bozdu ve onun çökmesine yol açtı. Böylece merkezinde Güneş'i ve haliyle Güneş sistemini oluşturdu. | TED | بمرور 4,5 مليار سنة، شيء ما زعزع تلك السحابة وتسبب في انهيارها، فشكلت الشمس في مركزها والنظام الشمسي. |
merkezinde süper bir rüzgar gerçekten kozmik büyüklükte bir fırtına. | Open Subtitles | في مركزها.. رياحٌ عاتية عاصفة على نطاقٍ كوني |
Kubbeyi bir atoma benzetirsek bu duvarlarda sadece elektronlarsa demek oluyor ki merkezinde bir çekirdeği olmalı. | Open Subtitles | إن كانت هذه القبّة أشبه في تركيبها بالذرّة وهذه الجدران بمثابة الإلكترونات فمن المؤكد أنه يوجد نواة في مركزها |
Yani, kırmızı lekenin olduğu yerde yüksek bir basınç merkezi var. | Open Subtitles | تعني أنه في حالة البقعة الحمراء مركزها عالي الضغط |
MoldeVort bunlardan birini söyler ve eğer tahtada merkezi tam olarak bu uzaklıktan olan bir kare seçebilirseniz, lanet onu o noktaya gitmeye zorlar. | TED | يقول مولديفورت أحدهم، وإذا كان بإمكانك اختيار المربع على اللوحة والتي مركزها على بعد تلك المسافة بالضبط، ستجبره اللعنة للانتقال إلى تلك البقعة. |
Demek oluyor ki kalıcı ayin merkezi, bir ev. | Open Subtitles | وهذا يعني منطقة طقوس دائمة مركزها البيت |
Bu bana bir fikir verdi, toroid şekilli geometri. Karadaki binası için merkezi yer altında olan, ada binası için de, gökyüzündeki merkezinde bir toroid. | TED | و ولد هذا فكرة وجود ملف حلقي لهندسة التوليد، مع وسطها -- واحدة مع مركزها في أعماق الأرض للبناء الجانبي، وحلقي مع مركزه في السماء لبناء الجزيرة. |
Albert, evren, merkezi her yer olan ama dışı hiçbir şey olmayan sonsuz bir alandır. | Open Subtitles | (ألبرت)، العالم هو كرة لا متناهية مركزها في كل مكان... و محيطها غير موجود |
Her atomun merkezinde elektron bulutunun kuvvet çizgileriyle çevrelenen bir çekirdek bulunur. | Open Subtitles | كل ذرة لديها نواة صغيرة في مركزها محاطة بسحابة من الإلكترونات بخطوط القوة |
Yaşamı sömüren bir girdap ve merkezinde de bu şey vardı. | Open Subtitles | عن دوّامة تمتص كل أمل في الحياة وذلك هو مركزها |
Bu tuhaf, koni şeklindeki çukurların her biri merkezinde acımasız bir yırtıcı barındıran birer ölüm tuzağı. | Open Subtitles | ..كلّ هذه التجاويف الغريبة مصائد مُهلكة يندسّ في مركزها مفترس وحشيّ |
Çünkü 100 ışık yılı genişliğindedir ve merkezinde bulunan Herschel 36 adını verdiğimiz sıcak, yeni ve genç bir yıldız tarafından parlak bir şekilde ışıldıyor. | Open Subtitles | لأن مساحتها تبلغ 100 سنة ضوئية ومضاءة بحرارة نجمٍ فتيّ يقع في مركزها "عملاق يُدعى "هارشل 36 |
Ve Abigail bu olayın merkezinde. | Open Subtitles | و(أبيغايل) في مركزها |