Ozzie Wexler adlı bir bilim adamı bugün alışveriş merkezinde öldürüldü. | Open Subtitles | فية عالم اسَمّة أوزي ويكسيللر قُتِلَ اليوم في مركز تسوّق. |
Her alışveriş merkezinde bıçak satan bir yer bulunur. | Open Subtitles | كل مركز تسوّق به متجر للآلات الحادة |
bu zamanda... burada... benimle 5 te alışveriş merkezinde buluş. | Open Subtitles | في هذا الوقتِ... هنا... ستُقابلُني في 5 مساءً في مركز تسوّق الماءِ الأزرقِ. |
Alışveriş merkezi yapacaklardı. | Open Subtitles | سمعت عنه, كان من المفترض أن يبنون مركز تسوّق هنا |
Burada bir Alışveriş merkezi inşa edecek | Open Subtitles | هم سيبنون مركز تسوّق هنا، مهما أنت تعملين |
Busan Lotte AVM'de bir kadın epileptik kriz geçirdi. | Open Subtitles | سيّدة كان لديها نوبة صرع في مركز تسوّق "لوت"، "بوسان". |
Bunun gibi bir yerde bir alışveriş merkezinin olmaması hiç mantıklı değil. | Open Subtitles | أمراً غير منطقي ألاّ تمتلك... مركز تسوّق وحيد مثل... |
Seninle alışveriş merkezinde değil. | Open Subtitles | وليس التسكّع معكِ في مركز تسوّق |
Tabii ki sen bir alışveriş merkezinde olmazdın yeni kıyafetleri üzerine yanlışlıkla giydiğinden. | Open Subtitles | بالطبع أنت لَنْ في a مركز تسوّق يَجْعلُك قَدْ وَضعتْ على بَعْض الملابسِ الجديدةِ عرضياً. |
İşte bu yüzden kimse alışveriş merkezinde saç kestirmemeli! | Open Subtitles | لهذا السبب يجب على الناس ألا يقصّوا شعرهم في مركز تسوّق! |
Bugün alışveriş merkezinde birlikte miydiniz? | Open Subtitles | أكنت معها في مركز تسوّق "فالي ستريم" اليوم؟ |
- Bir alışveriş merkezinde tuzağa düşebilirsin! | Open Subtitles | - أنت قَدْ تتنتهي محصوراً في مركز تسوّق |
Jersey'de bir alışveriş merkezinde arkadaşlarının, Dünya'nın en ucuz klimasını aramasını izlemiyorlar. | Open Subtitles | ليسوا في مركز تسوّق ما في (جيرزي)... يشاهدون أصدقائهم وهم يبحثون... عن أرخص مكيّف هواء |
Alışveriş merkezi şehir merkezinde değil hiç görmedim. | Open Subtitles | هو يدعى مركز تسوّق لا يمركز أنا ما رأيتهم |
Bir Alışveriş merkezi. | Open Subtitles | هيه, إنه مركز تسوّق |
Annesine onu Chicago'ya, Bobby Sherman'ın Alışveriş merkezi açılışına götürmesi için yalvarıyormuş. | Open Subtitles | حول a بنت شابة تَعِيشُ في ويسكونسن، الذي أرادَ للغاية لأمِّها لقيَاْدَتها إلى شيكاغو للرُؤية بوبي شيرمان يَفْتحُ a مركز تسوّق. |
Bir küçücük AVM. | Open Subtitles | * إنّه مثل، إنّه مثل * * مركز تسوّق صغير * |
Biz de AVM polisi değiliz. | Open Subtitles | ولسنا شرطة مركز تسوّق. |
Bir küçücük AVM." diyordu. | Open Subtitles | مثل مركز تسوّق صغير *. |
Kadını arabasını evinden 350 metre ilerideki bir alışveriş merkezinin otoparkında bulduk. | Open Subtitles | سيارتها... وَجدنَاه في a مكان وقوف في a مركز تسوّق عشَر أميالِ مِنْ البيتِ. |