Toplum demokratikleştikçe insanlar da daha eşit hale gelmişti. | TED | فكلما أصبحت مجتمعاتنا أكثر ديمقراطية كلما أصبحت أكثر مساواة. |
Çünkü aslında erkekler, kadınlar için eşit ödemeyi savunuyor. | TED | لأنه في الواقع، يدعم الرجال مساواة الأجور مع النساء. |
İnsanlar kardeşçe yaşayacak, ve kadınlarla erkekler eşit olacak. | Open Subtitles | والرجال يعيشون مثل الأخوة ويوجد مساواة مع النساء |
Görüldü. | Open Subtitles | مساواة. |
Hareket kabiliyeti, diğer birçok gelişmekte olan ülke sorunları gibi, para veya teknoloji meselesinden çok fazlasıdır, bir eşitlik, adalet meselesidir. | TED | التنقل، مثل معظم المشاكل الأخرى في البلدان النامية، أكثر من كونها مسألة مال أو تكنولوجيا، هي مسألة مساواة وإنصاف. |
Oyuncu bahsi gördü. | Open Subtitles | مساواة. |
eşit Haklar Bildirgesi, "o" kadın. Senin için harika bir iş bu. | Open Subtitles | تعديل مساواة الحريات، يا امرأة هذا سيكون نشاط ممتاز لك |
ikinci seviyeye geçiş için gerekli zamanı ve enerjiyi bulacak... ve erkeklerle eşit şartlara sahip olacak. | Open Subtitles | حيث الإمرأة ستُصبحُ نشيطةً في موقعِ العمل وتكْسبُ وتنجزُ مساواة صريحة |
Şimdi de kadınların ve erkeklerin eşit olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | الآن يقول إنه ليس ثمة مساواة بين الرجال والنساء |
Vampirler tabutlarından çıktığında kardeşim Amber'la beraber eşit haklar yürüyüşüne katılmıştık. | Open Subtitles | عندما خرج مصاصي الدماء من التابوت ذهبت أنا وأختي الكبيرة أمبر إلى مسيرة للمطالبة في مساواة الحقوق |
Daha eşit ülkelerde daha uzundur. | Open Subtitles | متوسط العمر المتوقع: يطول العمر في الدول الاكثر مساواة. |
...doğal olarak daha eşit ülkelerde daha büyük... | Open Subtitles | قدرة الناس على الثقة في بعضهم البعض: بالتأكيد اعلى في الدول الاكثر مساواة. |
Daha eşit ülkelerde çok daha fazla ki bu da rekabete dayalı, sınıflara ayrılmış toplum yapısının daha yaratıcı ve yenilikçi olduğuna dair asırlık görüşe meydan okur. | Open Subtitles | الإبتكار : أعلى في البلاد الأكثر مساواة. وهذا يتحدى الفكرة القديمة أن المجتمع الطبقي التنافسي |
Bana sağladığın hayata eşit düzeyde bir hediye. | Open Subtitles | إنها هدية مساواة الحياة التي منحتني إياها. |
İkisini de seviyoruz ama. İnanıyorum ki eşcinsellerin de evlenme hakkı olmalı çünkü eşcinsellerin eşit haklara sahip olması gerekiyor diye düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أن الشواذ عليهم أن يتزوجوا, لأني أؤمن بأن الشواذ لهم مساواة بالحقوق, |
Görüldü. | Open Subtitles | و مساواة. |
Görüldü. | Open Subtitles | مساواة. |
Ve Görüldü. | Open Subtitles | و مساواة |
Aynı gece bir başka hareketin başlangıç noktası olan Kaliforniya'daydım. Evlilikte eşitlik hareketi. | TED | ليلتها، كنت في كاليفورنيا التي كانت انذاك نقطة الصفر لحركةٍ أخرى حركة مساواة الزواج. |
Oyuncu bahsi gördü. | Open Subtitles | و مساواة. |
Kadınların eşitliği söz konusu olduğunda, bu ikisinin birbiriyle çatışmamalı. | TED | حينما يكون الموضوع عن مساواة المرأة الاثنين لا يتعارضون |
Bu derece artan eşitsizlik demokrasi için bir çok sorunla bağdaştırılır. | TED | صعود اللا مساواة هكذا يرتبط مع مشاكل للديمقراطية |
Aslen 1923'te teklif edilen eşit Haklar Tasarısı, kanunlar önünde cinsiyet eşitliğinin garantisini veriyor, tıpkı kampüste uygulanan 9. Başlık gibi; anayasal değişiklik, eyalet müdahalesini zorunlu kılıyor ve cinsiyet şiddetine, cinsiyet ayrımcılığının yasaklanan biçimi olarak değiniyor. | TED | الذي تم اقتراحه سنة 1923، إذ سيضمن تعديل الحقوق المتساوية مساواة بين الجنسين في إطار قانوني، وعلى غرار الفصل التاسع في الحرم الجامعي، يمكن لهذا التعديل الدستوري أن يفرض على الولايات التدخل لمواجهة العنف الجنسي كشكل من أشكال التمييز الجنسي. |