| Şey, bilmiyorum. Bana silah doğrultup, kartımı aldı. | Open Subtitles | لا أدري سحبت مسدساَ في وجهي وأخذت بطقاة دخولي |
| İki adam geldi, biri arkaya gitti diğeri silah çekip kasayı boşaltmamı söyledi. | Open Subtitles | جاء شخصين أحدهم من الخلف سحب الآخر مسدساَ جعلني أفرغ نقود الصرافة |
| Kafama silah dayadığından biraz farklı bir durum, değil mi? Olamaz, olamaz! Aman Tanrım. | Open Subtitles | ليس الأمر نفسه بالضبط حينما توجه مسدساَ نحو رأسي هاه ؟ ضربة اثنان لكن أتدري ظ |
| En son arabada silah varken neler olmuştu hatırlıyor musun? | Open Subtitles | هل تذكر ماذا حدث بآخر مرة أحضرتَ فيها مسدساَ في السيارة |
| Boş versene, gerçek silah olacaktı ki! | Open Subtitles | كان يجب أن يكون مسدساَ حقيقياَ |
| Walter, onun daima ayak bileğindeki kılıfta yedek silah taşıdığını söylemişti. | Open Subtitles | قال " والتر " أنه دائماَ كان يحمل مسدساَ احتياطياَ في حافظة الكاحل |
| Gangster, Callen'a silah uzatarak sadakatini ispatlamasını istedi. | Open Subtitles | سلم رئيس العصابة مسدساَ إلى " كولين " وطلب منه إثبات ولائه |
| Bana silah verirsen, sana doğrultacağımdan mı korkuyorsun? | Open Subtitles | تخشى أن تعطيني مسدساَ وأنقلب عليك ؟ |
| Tüm sınırlarda her yerde silah doğrultmuş adamlar olacak. | Open Subtitles | لكل شر وكل سطح ستجد رجلاَ يصوب مسدساَ |
| Başıma silah dayadı, Anne. | Open Subtitles | لقد وضع مسدساَ في رأسي |