Şu anda şüpheli değiller ama olası şüpheliler olarak göz önünde tutuyoruz. | Open Subtitles | هم ليسوا مشتبهًا بهم لكننا نعتبرهم ذوي قيمة |
Sanırım kendini şüpheli yaptın, adamım. | Open Subtitles | أعتقد أنك قد جعلت من نفسك مشتبهًا به لتوك يا رجل. |
Daha etraflı bir listenin izini sürdüm ve bu da bir şüpheli ortaya çıkardı. | Open Subtitles | لقد فكرت في قائمة أشمل والتي أظهرت لي مشتبهًا به |
Sadece suçlandığım ve şüpheli olduğum için. | Open Subtitles | فقط في حالة كنتُ متّهمًا أو مشتبهًا به |
- Artık şüpheli değil ki. - Yine de konuşun. | Open Subtitles | هو لم يعد مشتبهًا به - يجب عليك التحدث إليه - |
- Artık şüpheli değil ki. - Yine de konuşun. | Open Subtitles | هو لم يعد مشتبهًا به - يجب عليك التحدث إليه - |
Yakın zamanda ülkeye giriş yapan şüpheli birini bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدت أثناء بحثي شخصًا مشتبهًا به |
Ortadan kaybolurlarsa ilk şüpheli sen olursun. | Open Subtitles | إذا فُقِدا .. ستكون أول مشتبهًا به |
Bennet Ahmed'in Rosie Larsen cinayetinde artık şüpheli olmadığını bildirmek istedim. | Open Subtitles | ... "أريدك أن تعـرف أن "بينيت أحمد لم يعـد مشتبهًا رئيسيًا "في مقتل "روزي لارسن |
Tamam, devam edelim. Simms'le Miller I-95 yolundaki çatışmayla ilgili bir şüpheli getirdi. | Open Subtitles | حسنًا، فلنتابع، اعتقل (سمز) و(مِلَر) مشتبهًا به في إطلاق النار في طريق (آي 95) |
Bir şüpheli olduğunu düşünüyordu. Ellen. | Open Subtitles | -ظنّ أنّ لديه مشتبهًا به |
Eğer üç eski sevgilimden biri öldürülseydi, ben bariz bir şüpheli olurdum, fakat sen Kate'i öldürmedin, tamam mı? | Open Subtitles | التلفاز لايخلي حساباتي البنكية إن كانت أي من زوجاتي الثلاث السابقات مقتولة فسأصبح مشتبهًا رئيسي لكنك لم تقتل (كيت) حسنًا؟ |
Fakat Denver'e başka bir şüpheli vermek zorundayız. | Open Subtitles | لكن علينا منح (دينفر) مشتبهًا به آخر. |