Onunla arkadaş olmak tanrıyı görmeye en yakın olduğun zamandı. | Open Subtitles | مصادقته هو أقرب شيء قد تحصل عليه لرؤية الرب |
Onunla arkadaş olursanız -- ne zaman ne istediğini yapan bir asi gibi aklınızı çelebilir. | Open Subtitles | مجرد مصادقته ستجعلك مثله متمرد يقوم بما يشاء وقتما يشاء |
Sadece arkadaş kalmak istiyorsan evet senelerdir verdiği hizmet içinse hayır. | Open Subtitles | أجل ، إذا كنتِ تريدين مصادقته لا ، اذا كنتِ ستشكرينه على سنوات من الخدمة |
arkadaş olmaya yeltendiğin, hatta sosisli sandviç filan sipariş etmek dışında konuştuğun herkes tıpkı karın gibi senin yüzünden ölecek. | Open Subtitles | أي شخص تحاول مصادقته أو حتى التحدث إليه أو أي شيء أو إحضار النقانق أو شيءٍ ما سيموت كزوجتك ، بسببك |
arkadaş olmaya yeltendiğin, hatta sosisli sandviç filan sipariş etmek dışında konuştuğun herkes tıpkı karın gibi senin yüzünden ölecek. | Open Subtitles | أي شخص تحاول مصادقته أو حتى التحدث إليه أو أي شيء أو إحضار النقانق أو شيءٍ ما سيموت كزوجتك ، بسببك |
Onunla arkadaş olmak istediğimden emin değilim, sonra partime davetsiz geldi, şimdi de felaket sonrası onunla aynı yerde mahsur kaldık. | Open Subtitles | لا أعرف إن كنت أريد مصادقته ثم جاء لحفلي و نحن الآن عالقون سوياً في كارثه |
Yapmam gereken bu. Onunla arkadaş olmayı bırakmalıyım. | Open Subtitles | هذا ما سافعله ساتوقف عن مصادقته |
Onunla arkadaş olup bağ kurmaya mı çalışıyorsun? | Open Subtitles | ،تحاول مصادقته تحاول التواصل معه؟ |
Ona arkadaş gibi davranmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد مصادقته |
Herkes Dan ile arkadaş olmak ister. | Open Subtitles | الجميع يريدون مصادقته |
Carl ile çalışıyorum ama onunla arkadaş olmak istemiyorum. | Open Subtitles | {\pos(190,210)}،)اسمعي، أنا أعمل مع (كارل لكن لا أريد مصادقته. |