Bu senin için şok olabilir, teğmen, ama o kişisel bilgiler, tamamen uydurma. | Open Subtitles | حسنا ، انها ربما صدمة لك ايها المساعد كل تلك اللمحات عن حياتي كلها مصطنعة |
Bana tam fotoğrafı çekilememiş uydurma bir hikayeye imza atmak doğru gelmiyor. | Open Subtitles | حسناً، لا يبدو مناسباً أن يقحم باسمي بقصة مصطنعة تقوم على صورة غير واضحة. |
Duyduğunuz kahkahanın gerçek mi sahte mi olduğunu söylemenizi istiyorum. Yani kahkaha istemli mi, yoksa istemsiz mi? | TED | أود منكم إخباري إن كنتم تعتقدون أن هذه الضحكة حقيقية، أو إن كنتم تظنونها مصطنعة. |
sahte gibi görünüyor. Gerçekten olmuş gibi görünmeli. | Open Subtitles | إنها تبدو مصطنعة يجب عليك أن تحاول أن تجعلها حقيقية |
Çünkü o bir gelenek bir bayramı kutlamak için uydurulmuş saçma bir yol değil. | Open Subtitles | لان ذلك يعتبر تقليدا , وليس طريقة مجنونة مصطنعة لاجل قضاء عيد يوم الاشجار |
Enayiler için uydurulmuş bir gün olarak tanımladı. | Open Subtitles | لقد وصفته بأنه اجازة مصطنعة لباتسيس |
Şey, sentetik şeyler aslında plastik polimerlerdir. | Open Subtitles | حَسناً، مواد مصطنعة فقط مركبات كيميائية بلاستيكية. |
Yeri gelmişken belirtmeliyim ki, burada gördüğünüz her şey büyük çabalarla yapay olarak aydınlatılmaktadır. | TED | بالمناسبة ، أود أن أذكر أن كل شيء ترونه هنا، اضاءة مصطنعة تطلبت جهدا كبيرا. |
Ve sen gerçek para ve gerçek güçten kar katılımı ve uydurma bir mevkii için vazgeçiyorsun. | Open Subtitles | وأنت تقوم بالتخلي عن المنصب والنقود الحقيقيين لأجل أرباح مصطنعة ومنصب خيالي |
Birini önemsediğini göstermek için uydurma bir gün olması gerektiği düşüncesi mi? | Open Subtitles | فكرة سخيفة كونك في حاجة الى عطلة مصطنعة لإثبات أنك مهتمة؟ |
Bir kısmı uydurma... | Open Subtitles | وبعضها أشياء مصطنعة |
uydurma bir hikaye zaten Leonard, niye bu kadar taktın anlamadım. | Open Subtitles | إنّها قصة مصطنعة يا (لينورد)، لا أعلم لمَ تتحدث عنها حتّى. سأضع كل هذه الأغراض في الخزانة، لا نُريد أيًّا منها. |
Rüşvetin uydurma olduğunu anladılar. | Open Subtitles | و جدوا أن الرشوة كانت مصطنعة |
O sahte gülümseyişinden belli. | Open Subtitles | أمازالت برفقة ذلك الشخص؟ لديها ضحكة مصطنعة |
Bana öyle geldi ki... bir sahte hikaye uydurulmaktaydı. | Open Subtitles | أشعر وكأنها كانت قصة غلاف مصطنعة |
Hayatımın geri kalanını, günde sekiz saat yüzüme yapıştırdığım o sahte gülümsemeyle, kitaplara bakarak mı geçireceğim? | Open Subtitles | سأقضي ثماني ساعات يومياً ...ولبقية حياتي وإبتسامة مصطنعة ...ملصوقة على وجهي لأتحقق من الكتب |
Bunlar uydurulmuş. | Open Subtitles | إنها مصطنعة. |
Bulduğunuz o uyuşturucu, psikoaktif bir sentetik. | Open Subtitles | المخدر الذي أحضرته ،عبارة عن مؤثرات نفسية مصطنعة |
Amerikan peyniri hariç, o zaten yeterince sentetik. | Open Subtitles | ما عدا الجبنة الأمريكية، والتي تشعرين بأنها مصطنعة بشكل مبالغ فيه. |
Önce bunun yapay olabileceğini düşündük. | TED | في البداية كنا نظن أن الأمر ربما مصطنعة. |