Yardımcı olmanız için sorunlu mu olmam gerekiyor? | Open Subtitles | . أيجب أن أكون مضطرباً لأحصل علي بعض المُساعدة ؟ |
Yani sorunlu biri denizin ortasında falan olsa ne olur? | Open Subtitles | أقصد,ماذا لو أن شخصاً مضطرباً خرج إلى البحر أو أى مكان؟ |
rahatsız olmuştu ve şöyle dedi: ''İşte bu yüzden yayınlayamadım.'' | TED | لقد كان مضطرباً وقال : "لهذا السبب لم أستطع نشرها." |
Son günlerde beni rahatsız eden bazı gelişmeler oldu. | Open Subtitles | هنالك أمورٌ حدثت في الأيام القليلة الماضية جعلتني مضطرباً نوعاً ما |
Aklım karışıktı, onun dairesine gittim, ve aradığımı bulacağımı düşünmüştüm, ama başka birşey buldum. | Open Subtitles | كنت مضطرباً , لذا عدت إلى شقتها ... إعتقدت أننى وجدت فيها ما الذى أبحثه عنه و لكننى وجدت شيئا ً آخر |
Acı çekmek istiyorsun çünkü suçluluk hissediyorsun bu senin psikopat olmadığını gösterir. | Open Subtitles | تريد أن تعاني لأنّكَ إذا شعرتَ بالذنب، عندها لن تكون مضطرباً عقليّاً |
Adamın duygusal anlamda kafasının karışık olduğunu ve sandviçin sadece oğluna karşı olan duygularını gizlemek için bir maske olduğunu sandın. | Open Subtitles | ظننت هذا الرجل مضطرباً و كانت الشطيرة مجرد قناع لإخفاء مشاعره تجاه ابنه بالفعل |
Ama ruhen hasta, sorunlu ve içine kapanık birisiydi. | Open Subtitles | لكنه كان مشوشاً ، مضطرباً وكان منعزلاً |
Ama ruhen hasta, sorunlu ve içine kapanık birisiydi. | Open Subtitles | لكنه كان مشوشاً ، مضطرباً وكان منعزلاً |
Louis biraz sorunlu bir çocukmuş. Doktorun adı Michael Perez. | Open Subtitles | لوي كان مضطرباً كان يرى معالجا نفسيا |
Hiçbir şey bilmediğimi ve Garrett Walker'ı sorunlu biri olarak gördüğümü söyleyebilirim. | Open Subtitles | يسعني القول إنني لا اعرف شيئاً "وانني رأيت في "غاريت واكر رجلأً مضطرباً |
Az kalsın sorunlu bir adamı öldürüyordun. | Open Subtitles | . كدت ان تقتل رجل مضطرباً |
Ama çok sorunlu biriydi. | Open Subtitles | لكنه كان مضطرباً جداً |
Özellikle, Hendon Devi diye bilinen bir adamdan rahatsız olmuştum. | Open Subtitles | أصبحت مضطرباً على وجه الخصوص تجاه رجلٌ أسميته الغول "هندن" |
Diğerleri onun rahatsız olduğunu düşündü ama gördükleri bir tür beyinsel bozukluktu. | Open Subtitles | رأى الآخرون به مضطرباً لكن ما رأوه كإضطراب في العقل |
Bu Raymond için. araba onu rahatsız ediyor. | Open Subtitles | من أجل رايموند السيارة تجعله مضطرباً |
Aklım karışıktı, onun dairesine döndüm, ve aradığımı bulacağımı sanmıştım, ama başka bambaşka bir şey buldum. | Open Subtitles | كنت مضطرباً , لذا عدت إلى شقتها ... إعتقدت أننى وجدت فيها ما الذى أبحثه عنه و لكننى وجدت شيئا ً آخر |
Kafam karışıktı. | Open Subtitles | كنت مضطرباً بعض الشيء |
Aklım çok karışıktı. | Open Subtitles | و كان رأسي مضطرباً |
Onun psikopat olduğunu birine söylersem bana zarar vermekle tehdit ederdi. | Open Subtitles | وهدد بإذائي. إذا أخبرت أحداً بأنه كان مضطرباً |
O bir psikopat değil. O soğukkanlı bir katil. | Open Subtitles | إنه ليس رجلاً مضطرباً إنه رجلٌ جليديّ |
Adamın duygusal anlamda kafasının karışık olduğunu ve sandviçin sadece oğluna karşı olan duygularını gizlemek için bir maske olduğunu sandın. | Open Subtitles | ظننت هذا الرجل مضطرباً و كانت الشطيرة مجرد قناع لإخفاء مشاعره تجاه ابنه |