ويكيبيديا

    "مضطرة إلى" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • zorunda
        
    • gerek
        
    Camdan ayakkabın onda değilse onunla görüşmek zorunda değilsin. Open Subtitles فأنت لستِ مضطرة إلى رؤيته بعد ذلك, حسناً؟
    Bunlar benim insanlarım. Şu an evimdeyim. Kontes'i oynamak zorunda değilim. Open Subtitles هؤلاء هم ناسي ، انا في وطني الآن لست مضطرة إلى لعب دور الكونتيسة
    Kalbim patlayana kadar yürümek zorunda kalmayı seviyorum. Open Subtitles لذلك أنا أحب أن أكون مضطرة إلى المشي والمشي حتى يحس قلبك وكأنه على وشك الإنفجار
    Adım Maxine ve sizinle konuşmak zorunda değilim. Open Subtitles ولست مضطرة إلى التحدث معكما في الحقيق، عليك فعل ذلك
    Çok çalıştı, bunları nasıl bir kenara atar? Sonra buna gerek olmadığını gördüm. Open Subtitles لقد أدركت أنكِ لن تكوني مضطرة إلى أنت يُمكنكِ أن تخبزي كعكة و تأكليها
    Demek istediğim, artık yalnız yemek zorunda değilim. Open Subtitles وجهى نظرى , أننى لست مضطرة إلى أن أكل لوحدى بعد الان
    Hey. Onların sorularını cevaplamak zorunda değilsin ama benimkileri cevaplayacaksın. Open Subtitles ربما لستِ مضطرة إلى الإجابة عن سؤاله لكنك ستجيبين عن سؤالي بكل تأكيد
    Siyah kızla pazarlık etmek zorunda kaldım ama aldım. Open Subtitles , خذي . كنت مضطرة إلى أن أُساوم مع جماعة الزنوج . و لكني حصلت عليه
    Bunun yeni evim olduğunu, yeni hayatım olduğunu ve ailemi bir daha asla görmek zorunda olmadığımı düşündüm. Open Subtitles وأتذكّر الإعتقاد بأن هذا هو بيتي الجديد وحياتي الجديدة، ولست مضطرة إلى رؤية والداي مجددًا أبدًا
    Benden hoşlanmak, arkadaşım olmak ya da nazik davranmak zorunda değilsin ama en azından varlığımdan haberdar olduğunu belli et. Open Subtitles لست مضطرة إلى محبتي أو لتكوني صديقتي أو لتكوني مهذبة معي ولكن عالأقل استوعبي وجودي
    Artık benimle uğraşmak zorunda değilsin. Open Subtitles لست مضطرة إلى التعامل معي بعد الآن, صحيح؟
    Bunun yeni evim olduğunu, yeni hayatım olduğunu ve ailemi bir daha asla görmek zorunda olmadığımı düşündüm. Open Subtitles وأتذكّر الإعتقاد بأن هذا هو بيتي الجديد وحياتي الجديدة، ولست مضطرة إلى رؤية والداي مجددًا أبدًا
    Sevmek zorunda değilsin. Yakalaman yeter. Open Subtitles لست مضطرة إلى أن تحبيهم فقط أمسكى بهم
    Onunla evlenmek zorunda değilsin. Open Subtitles أنت تدركين أنكِ لست مضطرة إلى الزواج به
    Janie, burada bulunmak zorunda değilsin. Open Subtitles جايني، لستِ مضطرة إلى البقاء هنا.
    Gerçekten günlerimi perde seçmek ve gül bahçesinde çukur açmak zorunda kalarak geçirmek yeterince kötü, ama kamera karşısında gerçekten zevk alıyormuşum gibi yapmak? Open Subtitles ألا يكفي أنني مضطرة إلى قضاء أيامي أختار الستائر وأحفر الحفر في حديقة الورد ولكن أيضًا أتظاهر أنني أستمتع بهذا أمام الكاميرا؟
    Bende taşınıp adımı değiştirmek zorunda kaldım. Open Subtitles لذلك كنت مضطرة إلى الإنتقال وتغيير اسمي
    Öldürmeyeceğim zaten. Tabii eğer zorunda kalmazsam. Open Subtitles أنا لن أقتله إلا إذا كنت مضطرة إلى هذا
    Seni görmek için bu kadar beklememe gerek yok. Open Subtitles لست مضطرة إلى الإمتناع عن رؤيتك طوال هذه الفترة
    Eğer partiye Dan'le gitmemi istemiyorsan beni aşağılamana gerek yoktu. Open Subtitles إذا كنت لاتريدي أن اذهب إلى الحفلة مع دان فلستِ مضطرة إلى إهانتي
    Sadece içecekler. Başka bir şey yapmana gerek yok. Open Subtitles إنها مجرد دعوة على مشروب لست مضطرة إلى فعل شيء

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد