Ortak istekleri ve ihtiyacı olan insanları bir araya getiriyoruz. | Open Subtitles | وبعد ذلك وضعنا الناس معاً من لديهم إحتياجات وحاجات مماثلة |
Bu çok güçlü bir fikir, kişilerin bir araya gelebilmesi, yaratması ve varlığı paylaşması. | TED | هذه فكرة فعالة جداً، تمكّن المستخدمين معاً من خلق وتقاسم الثروة. |
Ve ninem ona katıldığında tekrar bir araya gelecekler. | Open Subtitles | وعندمـا ترحل جدتي في يوم ما، سيجتمعـان معاً من جديد. |
Bu veriyi Booth için bir araya getirmeliyim. | Open Subtitles | عليً أن أجمع هذه المعلومات معاً من أجل بووث |
Duyuruyu BM'den birlikte yaparız. | Open Subtitles | سوف نقوم بالإعلان معاً من الأمم المتحدة |
Sana deliler gibi aşığım ve tekrar bir araya gelmemiz için her şeyi yaparım. | Open Subtitles | إني عاشق لكِ وسأفعل أي شيء يعيدنا معاً من جديد |
Senin doğum günün için aileyi bir araya getirmek konusunda ısrar ediyorlar. | Open Subtitles | لقد أصرا على تجميع العائلة معاً من أجل عيد ميلادكِ |
Tüm şeyler yer çekimi kuvvetiyle bir araya gelir. | Open Subtitles | جميع الأشياء تتجمع معاً من . خلال قوة الجاذبية |
Bu topraklar, çok farklı kültürlerden gelen insanların sıkı çalışma niyetleri ve başarıya ulaşma arzuları sayesinde bir araya geldikleri bir yer. | Open Subtitles | هذه ارض حيث الناس من ثقافات مختلفة جدا يندمجون معاً من خلال رغبتهم في العمل الجاد |
Hepimiz sevdiğimiz bu kişi için bir araya gelmeliyiz. | Open Subtitles | فدعونا نتوحدّ فى الحزن معاً من أجل شخص أحببناه جميعاً. |
Orada olan siyasi bir koalisyondu, lideri ortadan kaldırmak için bir araya gelinmiş siyasi bir amaç. | TED | ما حدث هناك كان تحالف سياسي إجتمع معاً من أجل هدف سياسي ، ألا وهو خلع القائد . |
Özür mü? "Özür", Rafadan Kafadan'ı yeniden bir araya getiremiyor. | Open Subtitles | -آسف ؟ ! ، هذا لن يعيد "هامتي دمتي" معاً من جديد! |
İnsanlara yardım etmek için galaksileri geçip bir araya geldik ve Legion'u oluşturduk. | Open Subtitles | اجتمعنا معاً من جهات مختلفة لنكون "الفيلق." لمساعدة الآخرين، كما تفعل. |
Ayrıldık diyecektim ama iki insan resmen bir araya gelmeden nasıl ayrılabilir, değil mi? | Open Subtitles | حسناً، كنت سأقول "إنفصلنا،" لكن كيف تستطيع أن تقول أنكم قد إنفصلتم إذا لم تكونا معاً من الأصل، أليس كذلك؟ |
Yeniden bir araya gelmemiz iyi oldu Patrick. | Open Subtitles | حسناً، "باتريك"، نحن معاً من جديد. |
Herkül hikâyeleri, değişik kültürlerden gelen insanların bir araya gelmesi ve büyük zorlukların üstesinden gelen kendi yerel Herkül hikâyelerini paylaşmalarıyla oluşmuştur ve bu insanlar kendi hikâyelerini anlattıkça, kahramanlarının az da olsa diğerlerinin anlattığı kahramanlara benzediklerini fark etmeye başlamışlardır. | Open Subtitles | قصص (هرقل) أتت معاً من أشخاص يلتقون مع بعضهم من ثقافات مختلفة ويتشاركون مع بعضهم قصص أبطالههم المحليين الذى تغلب على العديد من المصاعب |
Chuck ve ben Cambridge'den birlikte ayrılmıştık. | Open Subtitles | أنا و(تشاك) أتينا معاً من (كامبردج) |