Biraz tasarruf oranları, biraz da dil hakkında bir şeyler anlatayım, sonra da aradaki bağlantıyı kuracağım. | TED | دعوني أخبركم قليلا حول معدّلات الادّخار و قليلا حول اللّغة، ثمّ سنقوم بربطهما معا. |
2015'de bir çocuk politikasını bitirdikten sonra bile Çin'in doğum oranları azaldı. | TED | حتّى بعد إيقاف سياسة الطفل الواحد خاصتها في2015، هبطت معدّلات الإنجاب في الصّين بشكل كبير. |
Aynı oranları araba kazaları ve trafik kazalarında da görüyoruz, hatta intihar vakalarında. | TED | وترى الشيء نفسه بالنسبة إلى حوادث السيارات وحوادث المرور، وحتى معدّلات الانتحار. |
"Suç oranları yükselirken suçlanmak istemiyorsan, düşerken de övünmeyeceksin" demişti. | Open Subtitles | بأن لا أقبل تلقي الفضل عندما تنخفض معدّلات الجرائم ما عدا لو أردّت تلقي اللّوم عندما ترتفع |
Suç oranları uçuyor. | Open Subtitles | معدّلات الجريمة تبلغ أوجّها وعصيان للسلطات واسع الإنتشار. |
Suç oranları yükseliyor. | Open Subtitles | معدّلات الجريمة تبلغ أوجّها وعصيان للسلطات واسع الإنتشار. |
Hayatta kalma oranları oldukça düşük fakat birçok başarılı metastaz-sektomi örneği var. | Open Subtitles | صحيحٌ أن معدّلات البقيا منخفضة، ولكن... لقد نجحت محاولاتٌ عديدة في استئصال النقائل |
Soygun oranları artıyor, bu boş pozisyonları doldurup ilerleme kaydetmek Büro'nun yararına olur. | Open Subtitles | وبإرتفاع معدّلات السرقة، قد يكون مكسباً للمكتب... لكي نبدأ بتوفير الوظائف لهم وطلب التمويل. |
Hatta birçoğunuz da orada oturup diyorsunuzdur ki, ''Waj, bir de aşırı nüfus var ve hâlâ çoğu Afrika ve Orta Doğu ülkesinde var olan fazlasıyla yüksek doğum oranları var. Anne babaya ihtiyacı olan yetimler de var. Bir de ayrıca herkese yetecek kadar kaynak yok. Bu arada bu gezegeni mahveden büyük karbon ayak izimiz var. | TED | والكثير منكم جالسون هناك الآن، قائلين: "واج، هناك أيضاً الاكتظاظ السكاني، هناك أيضاً معدّلات الولادة المرتفعة، والتي لاتزال موجودة في العديد من دول أفريقيا والشّرق الأوسط، هناك أيضاً الأطفال اليتامى الذين لايزالون بحاجة آباء، هناك أيضاً قلّة الموارد لتكفي الجميع وأوه، بالمناسبة، لدينا بصمة كربون عملاقة تدمّر هذا الكوكب." |