Sadece onunla uğraşıyordum. Parayı tutmayacaktım. | Open Subtitles | كنتُ أعبث معه فحسب لم أكن أنوّي الإحتفاظ به |
Park, dondurma, bir sürüş. Sadece onunla ol. | Open Subtitles | المتنزه، مثلجات، جولة بالسيارة، كن معه فحسب. |
Tam olarak bilmiyorum. Sadece onunla konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم بالضبط أريد التحدُّث معه فحسب |
Sadece onunla konuşmak istiyoruz. | Open Subtitles | نحن نريد الكلام معه فحسب. |
Sen Sadece onunla görüşeceksin. | Open Subtitles | لذا, فقط... إجلس معه فحسب, |
Sadece onunla konuşmak istiyordum. | Open Subtitles | -أريد أنّ أتحدث معه فحسب . |
Sadece onunla konuş. | Open Subtitles | تكلمي معه فحسب |