Bu akşam özel bir yerde yemek yemek ister misin? | Open Subtitles | سأعود إلى المكتب أتريدين تنوال العشاء في ماكن معيّن الليلة؟ |
Burada kalmasında ısrarcı olmanın özel bir sebebi var mı? | Open Subtitles | هل هُنالك أي سبب معيّن جعلك تصرّين على بقائه هُنا؟ |
Bacanagim yakin bir zamanda belli bir dagitim merkezine ziyarete gidecek. | Open Subtitles | صهري في المستقبل القريب سيذهب في جولة إلى .مركز توزيع معيّن |
Elektronlarının taban durumundan daha yüksek bir seviyeye çıkması için, molekülün belli bir miktar enerji kazanması gerekir. | TED | ومن أجل رفع طاقة الإلكترونات من المستوى الأدنى إلى مستويات أعلى، يحتاج الجزيء إلى اكتساب مقدار معيّن من الطاقة. |
Yani bu gene sahipseniz, ve oldukça fazla şiddet görmüşseniz belirli bir durumda, bu tam anlamıyla felakete davetiye çıkarmaktır | TED | ولذا، اذا كان لديك ذلك الجين، ورأيت الكثير من العنف في وضع معيّن ، هذا هو وصف الكارثة، كارثة مطلقة. |
Pislikleri halinin altina süpürürsün, ama belirli bir yere kadar... | Open Subtitles | هناك عدد معيّن من الجثث يمكنك أن تكنسها تحت البساط |
Müşteri listesindeki birinden Özellikle mi bahsediyorsun? | Open Subtitles | هل تتكلّم حول شخص معيّن على تلك القائمة؟ |
Ve şu yağ damlacıklarının bazıları , dışarıdan kimyasallar alarak büyümelerini sağlayan özel bir kimyasal kombinasyon içermekteydi. | TED | وبعض من قطرات النفط تلك كان فيها تركيبٌ كيميائي معيّن سمحت لها بمواد كيميائية من الخارج م |
..bahçeyi seyrederdi. Pencerenin yanında özel bir koltuğu vardı. | Open Subtitles | و كانت تنظر إلى الحديقة حتى أنّها كانت تجلس على كرسيّ معيّن دائما |
Diğerlerinin bir kısmı gezegenleri temsil etse de bulmacanın bu özel parçası gezenlerin konumlarını işaret etmekte. | Open Subtitles | بعض الرموز الأخرى ترمز لكواكب أيضاً، ولكن هذا الجزء بعينه من اللغز يتعلق بتمركز كوكبي معيّن. |
Sloane'nun özel bir şey aradığı belli. | Open Subtitles | الآن، سيوان من الواضح إوكينج للشيء معيّن. |
Şimdi eğer bu tedavi amaçlı değilse... o zaman bu özel madde bir Rohipnol göstergesi olabilir. | Open Subtitles | الآن، إذا لم يكن دواء فهو توقيع مخدّر معيّن يمكن أن يكون دلالة لـ روهيبنول |
belli bir saatte burada olacağını söyledin ama gelmedin. | Open Subtitles | لقد قلتِ بأنكِ ستكونين حاضرة هنا في وقت معيّن, ولم تكوني كذلك |
Princeton'da akademik olarak incelemek istediğim... belli bir kültürel farklılık var. | Open Subtitles | هناك اختلاف حضارى معيّن أود أن أدرسه فى برنستون |
Ama belli bir bakteri türü, bu ortamda yaşamayı başarır. | Open Subtitles | لكن بشكل مذهل , a نوع معيّن بكتيريا يَزدهرُ هنا |
belli bir aktivite içindeyken... - ... salgılanan bir hormon. | Open Subtitles | إنها هرمونات تطلق حين يقوم الجسم بنشاط معيّن. |
Bazen kendi kendime şöyle derim:... ..eğer biz de her gün... ..tam aynı saatte... ..bir ayin yapar gibi... ..belirli bir davranışı... ..hiç değiştirmeden sistemli olarak yinelersek... ..dünya çok farklı olur. | Open Subtitles | أحيانا أقول لنفسي لو أنه في كل يوم و في وقت معيّن وثابت |
Avrupalılarda olmayan ama buradaki insanlarda olan belirli bir rahatlık var. | Open Subtitles | نوعٌ معيّن من الراحة يجدها الناس هنا لا يملكها الأوروبيون. |
Çoğalıcılar daha önce belirli kişileri taklit etmeyi denememişlerdi. | Open Subtitles | ربراكتورز ما سبق أن حاولوا تقليد فرد معيّن |
Bir kadının belirli bir meziyeti varsa örneğin, derin bir zekâya sahipse, o meziyet, derinlerde bir sır olarak kalmalıdır. | Open Subtitles | إذا حدث ان الإمرأة لديها تفوق معيّن على سبيل المثال , عميقة التفكير الأفضل ان يبقى هذا سِرّ عميق |
Fakat, Özellikle bir kişiye teşekkür etmek istiyorum. O olmasaydı, bu gece burada toplanamazdık. | Open Subtitles | لكن أريد أن أنوه على شخص معيّن ما كنا لنتواجد هنا من دونه |
Her dövüşçünün özel bir maç numarası vardır. | Open Subtitles | كلّ شخص كان لديه عدد معيّن من المبارات ليجتازها |