Üniversiteye gittiğinde onunla bir içki içer arkadaşlarıyla flört ederim. | Open Subtitles | حسناً، عندما يلتحق بالجامعة سأصحبه إلى شراب، وسأتغازل مع أصدقائه |
Geçen sene sevgilisi, sevgililer gününü unuttu ve arkadaşlarıyla Rangers maçına gitti. | Open Subtitles | في السنة الماضية,نسي صديقها أمر عيد العشاق وذهب لمباراة الرينجرز مع أصدقائه. |
Ama babam geldiğinde ineklerimizi satardı, ürettiklerimizi satardı ve arkadaşlarıyla içmek için barlara giderdi. | TED | ولكن عندما جاء والدي، قال أن بيع الأبقار، أنه سوف تبيع المنتجات التي أجريناها، وذهب ويشرب مع أصدقائه في الحانات. |
Vocal Adrenaline'den arkadaşları ile bahar tatili için San Diego'ya gitti. | Open Subtitles | هو في سان دييغو بإجازة الربيع مع أصدقائه من الأدرينالين الصوتي |
arkadaşları ile bir saat konuştuktan sonra saat 9:45'te ayrıldı. | Open Subtitles | تحدث مع أصدقائه لمدة ساعة، ثم تركهم في 9.45. |
Onu düşündüğümde, dostlarıyla gülüşünü,... futbol oynayışını, kahvaltı edişini hatırlardım. | Open Subtitles | كلما فكرت فيه ، كنت أراه ... وهو يضحك مع أصدقائه ويلعب كرة القدم ويسخر من إفطاره |
arkadaşlarıyla saatlerce oynarken harikulade hikayeler anlatır, evinin etrafındaki kırsal kayalıklarda aşağı yukarı koşuşturur. | TED | يروي حكايات عجيبة حول اللعب لساعات مع أصدقائه وتسلق الصخور الجميلة صعودًا ونزولاً والمنتشرة حول منزله في الريف. |
Bu balina, arkadaşlarıyla öldürdükleri gri balinanın parçalarını yemeyi yeni bitirmişti. | TED | هذا الحوت القاتل انتهى لتوّه من أكل جزء من الحوت الرمادي مع أصدقائه الذين قاموا بقتله. |
Size ne söylediğini bilmiyorum ama ne akrabalarıyla, ne de bilinen türde arkadaşlarıyla yaşıyor. | Open Subtitles | لاأعرفماذاأخبرك. ولكنه لا يعيش مع أقاربه ولا مع أصدقائه بالمعنى المتداول للكلمة. |
Üzgünüm, ama George şu anda okuldan arkadaşlarıyla konuşamaz. | Open Subtitles | لن يجري جورج أية مكالمة مع أصدقائه بالمدرسة في الوقت الراهن |
Kapıcı arkadaşlarıyla güldüğünden eminim. | Open Subtitles | أنا واثق بأنه يضحك الآن مع أصدقائه البوّابين. |
Babanın McAndrewsle anlaşmasını engellemek için ve arkadaşlarıyla. | Open Subtitles | لتـخرب الصفقة التي كان يكملها أباك مع ماك أندرو الذي كان مع أصدقائه كان بإمكانه أن يتركك بالخارج في البرد |
O akşam Kennedy Beyaz Saray'da arkadaşlarıyla akşam yemeğindeyken kutlama için kadeh kaldırılması teklifi geldi. | Open Subtitles | في ذلك المساء، بينما كان كينيدي يتناول ،الغداء مع أصدقائه بالبيت الأبيض |
Biliyorum, ve çok eğlenceliydi. Çünkü arkadaşlarıyla bir bardaydık. | Open Subtitles | أعلم، و كان أمراً مضحكاً لأننا كنا بالحانة مع أصدقائه |
Oh, sanırım babanın arkadaşlarıyla eğlenip, geri döndüğünü duydum. | Open Subtitles | أعتقد بأني أسمع صوت والدك عائداً من نزهته الليلية مع أصدقائه |
Herkes zengin çocuğun kaza yapan kadar yatta arkadaşlarıyla parti verdiğini biliyor. | Open Subtitles | يعرف الجميع أنّك ذلك الغني الذي كان يحتفل على يخته مع أصدقائه قبل أن يغرق. |
Onu şair, sanatçı ve müzisyen arkadaşlarıyla birlikte öğle yemeğine çıkardı. | Open Subtitles | أخذها للغداء مع أصدقائه شعراء , فنانون، و موسيقيون |
arkadaşları ile kayak yapmaya gitti ve yarından önce dönmeyecek. | Open Subtitles | ذهب في رحلة تزلج مع أصدقائه ولن يعود قبل الغد سيدتي |
Ne de olsa dışarıya arkadaşları ile çıkmıştı ve terapilerimizde bana kendini adaması ile bir ilgisi yoktu bunun. | Open Subtitles | مهما كان, لقد كان بالخارج مع أصدقائه وذلك ليس له أى علاقة بإخلاصه و إلتزامه بجلسات العلاج معى |
Oğlum, Şükran Gününde benim yerime arkadaşları ile olmak istiyor. | Open Subtitles | إبني يريد تركي ويقضي عيد الشكر مع أصدقائه |
arkadaşları ile birlikte yeni öğrencileri kızdırıyorlar. | Open Subtitles | إنه يثير الطلاب الجدد مع أصدقائه |
dostlarıyla birlikte kalabilsin diye yapıyoruz. | Open Subtitles | نحنُ نفعل هذا حتى يبقى هنا مع أصدقائه |