Sahip olduğumuz en önemli iki şey zaman ve insanlarla ilişkilerimiz. | TED | اثنان من أثمن الأشياء لدينا هو الوقت وعلاقاتنا مع الأشخاص الآخرين. |
Ne seninle ne de eşimi öldüren insanlarla barış yapmayacağım. | Open Subtitles | لن أعقد سلاماً مع الأشخاص الذين قتلوا زوجي أو معكِ |
Ancak bizim alanımızda tuhaf insanlarla karşılaşmak normaldi, bu yüzden üzerine çok düşünmedik. | Open Subtitles | ولكن مجال عملنا دوماً مع الأشخاص الغير طبيعيين لذلك لم نعطي الموضوع أهمية |
Neden büyüklerimizle ve benzer durumdaki kişilerle bu tarz konuşmalar yapamıyoruz? | TED | لما لا نستطيع إجراء مثل هذه الحوارات مع شيوخنا و مع الأشخاص الذين قد يصلون لهذه المرحلة؟ |
Şimdi duyan adamlarla neden hiç çıkmadığımı anladın mı? Bol bol baş ağrısı. | Open Subtitles | اترى , هذا سبب أنني لا أتسكع مع الأشخاص الذين يسمعون .. |
Sosyal olmak, partilere gitmek, doğru insanlarla takılmak için baskı hissedersin. | Open Subtitles | تشعرك بالضغط لتكون اجتماعيًا وتذهب للحفلات وتقضي الوقت مع الأشخاص الملائمين |
Doug: Ama kesinlikle internette insanlarla iletişimi bana yeniden düşündürdü. | TED | صحيح. دوك: ولكن هذا الأمر جعلني بالتأكيد أعيد التفكير فى الطريقة التي أتفاعل بها مع الأشخاص على الإنترنت. |
Bu benim diğer insanlarla yapmak zorunda olduğum bir şey. | TED | هو شيء يجب علي القيام به مع الأشخاص الأخرين. |
Ve depresif insanlarla konuştukça birçok sanrısal algılarının olduğunu farkettim. | TED | و اكتشفت، من خلال حديثي مع الأشخاص المصابين بالاكتئاب، أن لديهم العديد من المفاهيم المضللة. |
Dolayısıyla bu soru, kendinizden çok farklı insanlarla iletişim kurma kapasiteniz hakkındadır. | TED | لذلك، هذا السؤال يتعلق بقدرتك على تطوير العلاقات مع الأشخاص الذين يختلفون عنك تماما. |
Hayranlık duyduğumuz insanlarla, bu odada olmayı gerçekten hak ettiğimize inanmıyor olmanın utancı. | TED | إنه الخزي من عدم اعتقادنا بأننا نستحق الجلوس في نفس الغرفة مع الأشخاص الذين نعجب بهم. |
Facebook'ta insanları arkadaşlıktan çıkarıyoruz ve insanları veya grupları kötü gösteren ya da ayrımcı insanlarla karşılaştığımızda fikirlerini gözden geçirmek konusunda onlarla konuşmak için ısrar etmiyoruz. | TED | ونلغي صداقتنا مع الأشخاص على فيسبوك، وعندما نقابل أشخاصًا يمارسون التمييز أو يشيطنون الأفراد أو المجموعات، نحن لا نصرّ على التحدث معهم للاعتراض على آرائهم ومناقشتها. |
Diğer insanlarla, doğal yaşamla derin bağ kurduğunuz o anların değerini bilin ve onları önceliğiniz haline getirin. | TED | قدِّر لحظات الاتّصال العميقة تلك مع الأشخاص الآخرين، مع العالم الطبيعي، واجعلها أولويّة. |
Size o paraşütün boyutları ile ilgili orada ayakta duran insanlarla oransal bir bir bilgi vermek gerekirse, bilirsiniz. | TED | و أعطيكم فكرة عن حجم المظلة مقارنة مع الأشخاص الذين يقفون بجوارها. |
Bu internet sitelerinde insanlarla iletişim kurmaya başlamış, onu akıllı ve onaylanmış hissettirmişler. | TED | بدأت في التواصل مع الأشخاص عبر هذه المواقع، وجعلوها تشعر أنها ذكية وذات قيمة. |
Tanklardaki balıkları izlemesi çok güzeldi, ama insanlarla iletişim kurmuyorlardı. | TED | الان, الأسماك الموجودة في الأحواض كبيرة جدا للنظر إليها ولكن لا تتفاعل مع الأشخاص |
Çünkü sosyal ağlarda olan şey insanlarla etkileşim içinde olmanız yani etkileşim içinde olmak için seçildiğinizdir. | TED | لأن مايحدث في الشبكة الإجتماعية هو أنك تتفاعل مع الأشخاص الذين اخترت أنت التفاعل معهم. |
Meşru işletmeleri, sahte faturalarla ve evraklara inandırarak kandırıyorlar, böylece her şey gerçekçi görünüyor, ardından eBay ve Amazon hesapları açıp önceden taklit mal sattıkları kişilerle rekabet edebiliyorlar. | TED | يقومون بخداع الشركات القانونية وإقناعهم بفواتير ومستندات مزورة، ليبدوا كل شيْ حقيقي، ثم يقومون بإنشاء حسابات على موقعي إيباي و أمازون ليتنافسوا مع الأشخاص الذين باعوا لهم مزوراتهم للتو. |
Amedabad gezisinden sonra tamamen farklı kişilerle ve tüm bu şeylere aşina olmuştum. | TED | بعد رحلة أميدأباد هذه صرت كشخص مختلف تماما أتأقلم مع الأشخاص وغيرهم |
Tüneli arayan adamlarla konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد التحدّث مع الأشخاص الّذين فتّشوا النفق. |