İnsanlarla çok fazla vakit geçirdiğin için mi bu hale geldin? | Open Subtitles | هل قضيت الكثير من الوقت مع البشر لذا أصبحت تتصرف مثلهم؟ |
Hayvanların, insanlarla eşit olduğunu düşünen bir grup insanın kurduğu dernek. | Open Subtitles | إنهم عصبة من الناس و الذين يؤمنون بمساواة الحيوان مع البشر |
Artık muhtemelen insanlarla birlikte olabilirim kimseyi öldürmeden. | Open Subtitles | انا استطيع ربما ان امارس الجنس مع البشر الأن |
O yüzük sadece insanlar üzerinde çalışır. Görsel ikiz doğaüstü bir olaydır. | Open Subtitles | هذهِ الخواتم تعمل مع البشر وحسب، أما النظيرة فهي كيان خارق للطبيعة. |
Şimdiye kadar insanlar ile temas olmadığı için sadece uzaylı uygarlık | Open Subtitles | الحضارة الفضائية الوحيدة التي تتواصل مع البشر |
Bire bir insan ilişkileri kurma konusunda biraz paslanmışım sadece. | Open Subtitles | إنّي فقط أفتقر للمارسة فيما يخصّ تفاعلات المواجهة مع البشر. |
Bu, insanlar için kullandığımızın aynı. Deriyi koruyacak. | Open Subtitles | هذه نفس الاشياء التى نستخدمها مع البشر ستحمى الجلد |
Görünen o ki, kargalar sadece insanlarla beraber yaşamıyorlar; aslında bu sayede kuvvetleniyorlar. | TED | لقد وضح أن الغربان لا تعيش فقط مع البشر -- أنها تزدهر بالفعل. |
20 yıldan fazladır insanlarla iç içe. O kadından çocukları var. | Open Subtitles | عاش مع البشر لأكثر من 20 عاماً و أنجبَ أطفالاً منها |
Tüm vampirlerin arzusu insanlarla barış ve uyum içinde yaşamaktır. | Open Subtitles | كل ما يبتغيه مصاصو الدماء هو التعايش السلمي مع البشر |
İnsanlarla rekabet etmek zorunda olmadan bağımsızca yaşayabilen bir makina yapmak istedim. | Open Subtitles | أريد أصنع آلة تعيش مع البشر دون أن تشعر بالحاجة لـ منافستهم |
İnsanlarla birlikte yaşarken ve çalışırken görüyorum. | Open Subtitles | أراهم يعملون ويعيشون جنبًا لجنب مع البشر |
İnsanlarla birlikte var olabilmemiz için umudumuz olarak onlara güvenmeliyiz. | Open Subtitles | بالإضافة للتعاون مع البشر يجب أن نعتبرهم أملنا |
İnsanlarla birlikte yaşamayı amaçlayan saçma planının da onunla beraber ölmesi gerektiğini sana kanıtlamak için. | Open Subtitles | لأثبت لك أن خطة مثيرة للسخرية لها من الذين يعيشون جنبا إلى جنب مع البشر يجب أن يموت معها. |
İnsanlar üzerinde daha önce denenmeyen şey budur: sistematik biçimde ortaya koyma. | TED | هذا هو الشيء الذي لم يتم القيام به قط مع البشر: لا شيء منهجي، لا إثبات حقيقي. |
Bu teknolojiyi insanlar üzerinde kullanmak için değiştirmem gerekti. | Open Subtitles | لقد كان عليا التغيير في هذه التكنولوجيا لستخدامها مع البشر. |
Bu oldukça evrimleşmiş yaratıklar insanlar ile çiftleşerek DNA takas etmek istiyorlar böylece her türün genleri diğerini değiştirebilir ve güçlendirebilir. | TED | الكائنات الفائقة التطور هذه تريد تبادل الحمض النووي عن طريق التناسل مع البشر لكي يزداد تنوع ومناعة جينات كلا الفصيلتين. |
Ama en önemlisi, şunu da biliyorum ki insanlarla iletişim kurmak konusunda insanlara eğitim verilirken dersin de bir insan tarafından verilmesi gerek. | TED | لكن الأهم من ذلك، الآن أنا أعلم أنه عندما نريد تعليم البشر كيفية التواصل مع البشر الآخرين، يجب أن يقوم بذلك إنسان مثلهم. |
Belki insanlar için de aynı şey geçerlidir. | Open Subtitles | ربما الأمر نفسه مع البشر |
Fakat kediler, insanlarla beraber, yüzlerce yıldır, bizim onlara ettiğimiz kadar yardım edip bizimle çalışmıştır. | TED | لكن القطط تعمل جنبًا إلى جنب مع البشر منذ آلاف السنين، تساعدنا بقدر ما نساعدها. |
Gördüğüm kadarıyla, burada insanlara gayet sevecen davranıyorlar. Çok da umurumda değil ya. | Open Subtitles | رأيت الطريقة التي تتفاوضو بها مع البشر أنا لا عناية كثيرة بهذا الأمر |