Yaptığı şey, çalışmamızın katılımcısının kafatasının içine iç öne kıvrımını etkileyecek küçük bir manyetik sinyal gönderiyor. | TED | وما يفعله هو تمرير نبضٍ مغناطيسيّ عبر جمجمة المشاركين في دراستنا نحو تلفيفهم الجبهي السفلي. |
İkimiz de biliyoruz ki manyetik alandaki değişmeler elektrik akımını meydana getirir. Bu da küpün parçaları düzgün birleştirilerse olur. | Open Subtitles | كلانا يعرف أنّ التغيير في مجالٍ مغناطيسيّ يُنتِج تيّارًا كهربيًّا إن جُمِعَت قطع المُكعّب بالترتيب الصحيح. |
Eğer superiletimli manyetik bobinlerini kullanarak füzyon reaksiyonunu muhafaza edersen, boyutsal bir değişim yaratabilirsin ki bu da daha sonra beklenmedik ve rastgele bir şekilde bölgesel fizik kurallarıyla oynayacaktır. | Open Subtitles | إن احتوينا تفاعل الاندماج باستخدام موصّل مغناطيسيّ فائق سنخلق تداخلًا بعديّ من شأنه تشويه قوانين الفيزياء المحليَّة بطرق عشوائيَّة غير متوقَّعة. |
Mıknatıs var. | Open Subtitles | مغناطيسيّ. |
Mıknatıs var. | Open Subtitles | مغناطيسيّ. |
İçerisinde güçlü manyetik alan oluşturabilen iyon motoru barındırıyor. | Open Subtitles | {\pos(190,220)}لدينا مختبر في "كامب بندلتون" فيه محرّكٌ حديديّ يمكنه توليد حقلٍ مغناطيسيّ يا سيّدي |
Çok fazla manyetik sürtünme içindeyiz. - Ne demek bu? | Open Subtitles | ثمّة مجالٌ مغناطيسيّ مهول. |
Sara'yı gömmeden önce, cesedini taşınabilir manyetik rezonans görüntüleme aletiyle taradım. | Open Subtitles | قبلما ندفن (سارّة)، فحصت جسدها بتصور رنين مغناطيسيّ قابل للحركة. |