Machine Learning ve katkıda bulunduğumuz zekâ için açık kaynak araçlarına sahibiz. | TED | لدينا ادوات مفتوحة المصدر للتعلم الآلي و الذكاء التي يمكننا المساهمة فيها. |
Birleşerek kurulacak açık, güvenli ve ücretsiz sistemler sayesinde böylesi gözetlemelerden kaçabiliriz, ve bir ülke bu problemi tek başına çözmek zorunda değil. | TED | من خلال بناء معا مفتوحة وحرة، ونظم آمنة، يمكننا أن يرحل مثل هذه المراقبة، ومن ثم لا يملك بلد واحد لحل المشكلة بنفسها |
Blok zincirleri bize herhangi bir kaynaktan, herhangi bir birey hakkında kanıt depolanabilen açık, global bir platform yaratmayı sağlar. | TED | قواعد البيانات المتسلسلة تتيح لنا أن نخلق منصة عالمية مفتوحة تقوم بتخزين أي شهادات عن أي شخص من أي مصدر. |
Ve bu da aynı çocuk amliyattan iki hafta sonra sağ gözü açık. | TED | وها هو نفس الطفل بعد العملية ب 3 أسابيع, و عينه اليمنى مفتوحة. |
Herkeste var ve oldukça ucuz. Ve onları özgürce, açık lisanslarla yaymak için gereken yazılımlar hiç bu kadar ucuz ve yaygın olmamıştı. | TED | إنه متاح في كل مكان ورخيص نوعًا ما. والأدوات لكي توزعه بحرية وبتراخيص مفتوحة لم تكن أيضًا أرخص من ذلك ولا أكثر توافرًا |
Her zaman yeni deneyimler için geceleri gözlerimi açık tutarım. | Open Subtitles | فانا دائما ما اترك ليالى مفتوحة من اجل هذة المناسبات |
Ama bu yaşlı kadının gözleri, bu yaşta dahi açık. | Open Subtitles | ولكن عيون هذه الامرأة العجوز مازالت مفتوحة فى هذا السن |
İnsanlara, onun tek gözü açık uyuması gerektiğini çünkü ona haddini bildireceğimi söyledim. | Open Subtitles | أخبرت الجميع بأنه من الأفضل له أنا ينام وعينه مفتوحة لأنني سأركل مؤخرته |
açık çağırılar, iki hafta içinde, ve katılacak olanlarla prova yapacağım. | Open Subtitles | الطلبات مفتوحة لإسبوعين وأنا سأتدرّب عليها مع أي شخص يعود له |
Bir ekonominiz olabilir ve biraz planlamayla açık alan muhafaza edebilirsiniz. | Open Subtitles | لازال بإمكانك امتلاك اقتصاد فعَّال و أماكن مفتوحة محفوظة بتخطيط بسيط |
Veznelerdeki çekmeceler de açık ama hiçbir yerde para yok. | Open Subtitles | أدراج الصرافات الأخرى مفتوحة لكن لا أموال في أي مكان |
Bir sürü temiz havası, açık alanı ve günlük asabiyet kontrolü dersleri var. | Open Subtitles | بها هواء نقي و أماكن مفتوحة كثيرة و دروس يومية عن التحكم بالغضب |
Hayırseverlik açık arttırmasının açık barı olmasının bir nedeni vardı. | Open Subtitles | هناك سبب و هو أنه مزاد خيري به حانة مفتوحة |
- Geldiğiniz için teşekkürler. - Çabuk, açık kapıları görmeden kaçalım. | Open Subtitles | . شكراً لمجيئك . بسرعة ، قبل أن يروا البوابه مفتوحة |
Sanırım havalandırmayı açık unutmuşum. Belediye gübreleme tesisi, yaklaşık bir mil uzakta. | Open Subtitles | أحزر أنني تركتُ المخارج مفتوحة مجتمع منشأة السماد على بعد ميل واحد |
Aslında, en iyi pozisyon, açık bir pencere önünde, odanın içinde olmaktır. | Open Subtitles | الحقيقة هي أن أفضل موقع لقنّاص هي داخل غرفة خلال نافذة مفتوحة |
Bir anda, sen fark dahi edemeden Sasuke sana bir genjutsu yerleştirdi ve kolundaki son gözün, hala açık olduğuna, seni inandırdı. | Open Subtitles | ،في لحظة ،و قبل أن تدرك ذلك حتى ساسكي إستعمل تقنية الوهم عليك و جعلك تعتقد بأن العين الأخيرة ما زالت مفتوحة |
Selam. Geçiyordum, ışıkları açık gördüm. - Herşey yolunda mı? | Open Subtitles | مرحباً, كنت اتمشى ورأيت الانوار مفتوحة هل كل شيء بخير |
Hayır, seçeneklerini açık tutmak istediğini net bir şekilde belirtmişti. | Open Subtitles | لا, فقد كانت رغبتها واضحة تماما في ترك الخيارات مفتوحة |
Belki de o faturaları banyosunun camını açık unutan arkadaşa vermelisin. | Open Subtitles | ربّما ينبغي عليكَ تسليم الفواتير للشخص الذي ترك نافذة حمّامه مفتوحة |