Seni şikayet edeceğim, kendini tutuklu sayabilirsin. | Open Subtitles | ويمكنك أن تعتبر نفسك مقبوض عليه في إنتظار إتهاماتي ضدك |
Odayı çevirdiğimiz için şüpheli çoktan tutuklu. | Open Subtitles | نحتوي الغرفة؛ فيكون المشتبه مقبوض عليه بالفعل |
Kocanız tutuklu. | Open Subtitles | آسف يا سيدة ويلكس فزوجك مقبوض عليه |
Bunu yapamazsınız. Onun boş yere tutuklandığını söyleyin. | Open Subtitles | لا تستطيع فعل هذا، تخبرنا أنه مقبوض عليه و لا تخبرنا بشيء آخر |
Ona cinayetten... tutuklandığını açıkladım. | Open Subtitles | .. شرحت له بأنه مقبوض عليه بسبب اتهام بجريمة قتل |
"Ona Galveston, Texas'da olduğunu, cinayetten tutuklandığını ve 250.000 dolar gerektiğini söyledi." | Open Subtitles | (أخبرها أنه في (غالفستون - تكساس مقبوض عليه بتهمة قتل وأنه بحاجة " لمبلغ ٢٥٠ ألف دولار |
Er Wilkie tutuklu. Onu hücreye götür. | Open Subtitles | . الجندي " ويلكي " مقبوض عليه خذه إلى السجن |
Kimse tutuklu değil. | Open Subtitles | لايوجد أحد مقبوض عليه |