Ona dodonun kısa bir tarihçesini anlatan bir müze etiketi bile yaptığımı görebilirsiniz. | TED | يمكنك رؤية أنني حتى صنعت له بطاقة متحف التي تتضمن تاريخ مقتضب عن الدودو. |
Stanford, kısa bir yakınlaşmanın çok tatmin edici olduğunu öğrendi. | Open Subtitles | علمت ستانفورد أنه في بعض الأحيان يمكن أن يكون لقاء مقتضب الوفاء للغاية. |
Dolayısıyla izninizle, nerede olduklarını saptayana kadar kısa bir erteleme talep edebilir miyim? | Open Subtitles | و بموافقتك ربما أطلب تأجيل مقتضب لمحاولة تحديد موقعهم ؟ |
Dilersen kısa bir açıklama yapabilirsin. | Open Subtitles | إذا كنت ترغب في ذلك، يمكنك الآن الإدلاء دفاع مقتضب. |
Videodaki ışımanın kısa ve yoğun olması dışında. | Open Subtitles | بإستثناء أن التوهج الذي يظهر في الفيديو مقتضب |
Başkan kısa bir açıklama yapacak ardından sorularınızı yöneltebilirsiniz. | Open Subtitles | رئيس بلدية يدلي ببيان مقتضب وبعد ذلك سنقوم بفتح الدور في توجيه أسئلة الخاص |
Hiç onun tarzı değil aslında. kısa ve öz biridir. | TED | وذلك مخالف لطبيعته. لأنه رجل مقتضب. |
Okumak istediğim kısa bir beyanatım var. | Open Subtitles | لدي بيان مقتضب أود أن أقرأه |
Kremlin'in tek açıklaması, Dış İşleri Bakanı Bugayev'in kısa bir yazılı demeci oldu: | Open Subtitles | رد الفعل الوحيد من قصر (الكريملين)، بيان صحفي مكتوب مقتضب من وزير الخارجية (بوغايف) يقول، و أقتبس هنا |
kısa bir açıklama yapacağım. | Open Subtitles | لدي بيان مقتضب |